Gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gündem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2021 Cumartesi

Perihan Savaş Kaybettiği Eşi Yılmaz Zafer'e Yazdığı Duygusal Mektup.

 




Perihan Savaş, 1995 yılında, 39 yaşında hayatının baharında kaybettiği eşi Yılmaz Zafer'e Sevgililer Günü öncesi duygusal bir mektup ile hislerini kaleme aldı. Perihan Savaş, mektubunda vefat eden eşine ''Bana aşkın nasıl olduğunu öğreten adam'' diye yazdı.

 

Perihan Savaş, 1987 yılında hayatını birleştirdiği, 1994 yılında geçirdiği kalp krizi sonrası gelişen ağır sağlık sorunlarına bedeni yenik düşen eşi Yılmaz Zafer'i, Sevgililer Günü öncesinde kaleme aldığı duygusal bir mektupla andı.



Savaş, geçen yıllara rağmen acısını hala derinden hissettiğini, hayatın asla eskisi gibi olmadığını anlattığı mektubunda eski eşine şöyle seslendi:



''Adamım, iyi yüreklim, güzel eşim, bana aşkın nasıl olduğunu öğreten adam... 'Kavuşamazsın aşk olur, kavuşursun ama yarım kalır, o zaman da büyük aşk olur' derler ya hani. Öyleydi seninle olan aşkımız. Beni ve biricik oğlumuz Savaş'ı yarım bıraktın ama ikimiz de gökyüzüne baktığımız her an senin gülen ve güzel yüzünü görüyoruz. Çok özlüyoruz seni.



Sanıyor musun ki gündüzler sadece gündüz... Sen gittiğinden beri geceler uzuyor, geceler güne dönmüyor adamım.



Gün aydınlanmıyor. Aydınlık diyorlar ama benim sensiz gönül gözüm aydınlığı göremiyor ki. Fakat oğlumuz için ve aşkımızı güçlü tutmak için, aşkımıza olan saygım ve sevgimi çoğaltmak için sen durmadan çabalıyorsun benim içimde.Senin gücünle oğlumuzu büyütüp bugünlere geldim.



Turgut Uyar'ın da dediği gibi; 'Çünkü herkesin bir gideni vardır, içinden bir türlü uğurlayamadığı' Bana güzel olan her duyguyu fazlasıyla yaşattığın için sonsuz teşekkür ederim. Huzur içinde yat güzel yürekli adamım. Oğlumuz bana emanet.''


24 Mart 2021 Çarşamba

Sizce Makyaj 💄 Yapan Kadınlarla Yapmayanları Ayıran Şeyler Neler?



Eğlenceli ve bilime oturtulmuş bir makale.
Günlük yaşamda makyaj yapmanın toplum içindeki değeri fazlasıyla değişken makyaj insanın en sade haliyle kendisini olduğundan farklı şekilde gösterme eylemidir.
Pekala makyaj yapan ve yapmayan kadınların arasındaki ayırım nedir?
Bilim dünyasının tespitlerine şaşıracak kadar ilginç .. Japonya'nın ünlü bilim adamlarından olan Dr. Ken Mogi ünlü kozmetik firması ile ortak araştırmasıyla çok tuhaf ve ilginç tartışmanın fitilini ateşlemiş oldu. 2014 yılında yayınlanmış olan. Araştırmanın sonuçlarına göre makyajın kadınlar üzerinde ve beyninde karma karışık işlemler yaratması bir gerçek . Şu şekilde ki resimlerimiz de makyajsız bir kadın ile aynada yansımasına bakmış olduğunu görüyoruz.
Bu demek ki beynin " kendini ödüllendirmelisin " mesajını verdiği. Bu şekilde beynin bu bölümü harekete geçmiş oluyor. Caudate Nucleus ismi verilen beynimizin bu kısmı kadınların beklentilerinin oluşmasına yol açmakta. Bu beklentilerin sonu ise kısa bir süre sonra eyleme geçmeye yerini bırakıyor. Ardından ise yerini hırs duygusu alıyor. Bu geçiş evresinde kadınların kendisini makyaj yapmaya ikna etmesine bir süreç olarak değerlendiriliyor. Diğer resimde ise kadının aynaya baktığında beyninde oluşan aktiveleri göreceksiniz. Dr. Mogi raporlarını bir kademe öteye taşıyor ve başka insanların makyajlı ve makyajsız kadına bakış açılarındaki ne şekilde tepkiler verdiklerini inceliyor. Her zaman makyajlı kadınlar çevredeki insanlar tarafından daha çok seviliyorlar. Bunun nedeni güzel göründükleri için değil toplumdaki yerleşen önyargı sebebinden dolayı makyajlı kadın iletişime açık görüşlü görünüyor.
Bu da insanda hakim bir kanıya varılmış. Makyaj yapan bir kadının kendisi için makyaj yaptığı değil çevre için başkaları için yaptığı görüşleri yerleşmiştir kafaya ve bu sebepten dolayı makyaj yapmayan kadının iletişim için kapalı olduğu düşünülüyor.
 Peki bu düşünce be kadar doğrudur ? Bangor ve Aberdeen üniversitesinde ortak şekilde yapılan bir çalışma yürütüldü. Dr. Mogi nin yaptığı tezini masaya yatırdırlar. 44 tane kadın deneğine ihtiyaçları olan bütün makyaj malzemeleri verildi ve gece dışarı çıkarken yapılabilecek makyajı yapmaları istendi. Kadınların hem makyajlı hemde makyajsız pozları çekildi . Ve kadınların bu pozları daha önce bu kadınlarla hiç tanışmamış erkeklere verildi. Sonuç çok net ve ilginç şekilde Dr. Mogiyi hakkı çıkarttı.
 Bunun ardından ikinci bir test yapıldı . Üç tane ayrı şekilde kadınların az makyajlı az makyajsız vede çok makyajlı pozları hem erkeklere hemde kadınlara sunuldu. Öncelik erkekler kadınlara oranla fazla makyajsız kadınları tercih ettiği ve kadın ve erkek grubunun da az makyajlı kadınları tercih ettikleri ortaya çıkartıldı.
 Anlaşılan Dr. Mogi haklı çıkmış oldu ancak çok fazla makyajlı kadın çok tercih edilen kadın olmak anlamını taşımıyordu. Dr. Ken Mogi' ye göre kadının beyni makyajsız haline katlanabilmek için dopamin salgılamak zorunda kalıyor. Anlayacağınız kadın mutluluk hormonlarına gereksinim duyuyor.
Bir kadın makyaj yapıyorsa beynin salgılamış olduğu dopamin yeterli olmuyor. Ayrıca bu durum kendisiyle barışık olmayan kişilerdede görülen bir durum. Kanebo kozmetik araştırmacılarından Keishi Saruwatari açıklamasında makyaj yapmayan kadınlardan korkun diyor. Çok ilginç... Diğer yandan bilimsel çalışma ve araştırmalara göre makyaj yapmayan hallerini gördüğünde bu durum ile baş edebilen kadınların beyinleri fazlasıyla farklı şekillerde açılımlar yapabiliyor. Araştırmacılara göre işte olsun sporda olsun yada herhangi bir alanda karşı rakibiniz makyaj yapmamış bir kadınsa eğer biliniz ki o kadın hedefine kilitlenmiş bir kaplan gibidir. Anlaşıldığı gibi bir anlamda özgür bırakılmıştır. Beynini kendisi ile alakalı kaygılardan arındırmış olduğundan farklı şekillerde açılımlar yapabilir. Ne desek şimdi bilemedim çevremizde görüyoruz her gün suratını makyaj bombardımına tutarak ofisine okuluna sokaklarda görüyoruz kadınlarımızı. Birde bakıyoruz ki yüzünü boya ile dolduran kadın birden en şade haliyle toplum içine çıkmaya başlıyor. Korkmak mı lazım şimdi o kadından yorumu size bırakıyoruz .

2 Ocak 2020 Perşembe

BİR dediğini İKİ etmem :)))




Biliyoruz bir çok erkekte karısının bir dediğini iki etmiyor..

Bir mahallede yeni komşularıyla çay sohbeti yapan kadına komşuları:



”Senin aile yaşantına hayranız, eşin ve çocuklarınla çok mutlu bir yaşantın var. Kocanın BİR dediğini İKİ etmiyorsun. Bu mutluluğunun sırrını bize de anlat ” derler.

”Kısaca anlatayım” der kadın ve anlatmaya başlar: ”Düğünümüz bittikten sonra kocam kendi atında , bende kendi atıma bindik evimize doğru gidiyoruz. Benim bindiğim atın ayağı takıldı ve sendeledi. kocam arkasına döndü ve benim atıma ‘BİR’ dedi.



Biraz daha ilerledik ve benim atımın ayağı tekrar takılıp tökezlediği zaman eşim tekrar arkasına dönüp atıma ‘İKİ’ dedi.
Az sonra atım tekrar aynı şekilde tökezleyince eşim arkasını döndü ve at’a ”ÜÇ” dedi ve belinden tabancasını çıkartıp atımı anlından vurdu.



At oracıkta kanlar içinde yere yığılıp öldü. Ben şok olmuştum ve ata çok üzüldüm. Eşime bir hışımla çıkıştım ” Yazık değil mi atı neden vurdun!!?” diye sordum.

Eşim arkasını döndü ve bana ” BİR ” dedi.

Ve o günden sonra kocamın bir dediğini iki etmedim. 

30 Kasım 2018 Cuma

Evlenip Ardından Evrim Geçiren Erkekler..


Bekarken annesini ayda bir kez bile aramazken evlenip her pazar annemlere gidelim diyen.

Bekar iken tam bir işkolikken evlendikten sonra sizler için çalışıyorum ..


Bekar bir erkekken kas yapmaya çalışır evlendikten sonra ise göbek yapmaya ..


Bekarlığında eve girmeyen evlendikten sonra ev kuşu olma çabaları.

Evlenip arkadaşlarına kendini kanıtlama çabaları...

Bekarlığı boyunca minibüsle uzaya giden evlendikten sonra araba alma çabaları ..

Evliliğin eve para getirmeyi sanır ve evdeki her beklentinin sonucunda para getiriyorum gibi bertaraf etmesi...




Bekar iken annesini hiç duymazken evlenip her şeyini annesine danışması ...

Sosyal faaliyeti okeye 4. Olması yada maç izlemekle karıştıran olması..



Evlendiği günün ertesi günü babasına benzeme çabası ile evde tüm gün haber izlemesi..

Giydiği tişörtle gem uyuyan hemde aynı tişörtle bakkala ekmek almaya giden...


Kayınçosu ile 40 senelik samimiyet kurup iş planları yapan..

Evinde eşini kısıtlamalar getiren dışarıda ise demokrat olan..


Bekarken pasaklı olan ve evlendikten sonra bu pasaklılığını tarz olarak sayan..


Evliliği üç çeşit yemekten ve meyve çerez tabağı sanan..
Flört döneminde parfüm sıkmadan çıkmayan evlendikten sonra eşinin zoruyla ayaklarını yıkayan...




Bekar iken telefonla konuşabilmek için bahaneler arayan evlilikten sonra ise üç konu ile kısa kesmeler bakarız , hallederiz, inşallah....




Bekar iken özel günleri hiç unutmayan evlendikten sonra önemsiz olduğunu vurgulayan ..

Bekar iken kıskanç olmayan evlendikten sonra ise kimsenin işi gücü yokta herkes eşine bakıyormuş gibi davranması ..



Evlenmeden önce üçgen ve kasları olan vücudu evlilikten sonra çembere dönüşmesi...

Bekar iken paraları har vurup harman savuran evlendikten sonra pintileşmesi...

Bekar iken Ege sahillerinde gezen tozan evlilikten sonra memleket aşkı ile yanan olması...



Bekar iken hiç bıkmadan makarna yerken evlendikten sonra evdeki yemek üç çeşitten az oldu mu surat düşüren ...


Duygusallığı zayıflık iyi ve sağlam evliliği cinsellik ile tanımlaması...

Flört ederken kibar olacağım diye kırılan, evlilikten sonra içinden bir Şahin çıkan ...


Çocuk bakmayı evde iş yapmayı basite alan ancak çocuk ona verildiğinde iş başa düştüğünde bir çocuğa yarım saat bile bakamayan ...

Evet bu yazımız tabi ki tüm erkekler için değil istisnalar kaideyi bozmaz sadece bir kısmı için ve özellikle kadınları küçümseyen erkekler için ...

27 Şubat 2018 Salı

Üzerinde Çalışılan Uygulama: Çocuk İstismarında '12 Yaş Altına Ağır Ceza'

CNN Türk'te Hakan Çelik’in sunduğu Hafta Sonu programının konuğu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya oldu.


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, çocuğa yönelik istismar suçlarında verilen cezalara ve önleme çabalarına ilişkin komisyon çalışmalarının bu ayın sonunda biteceğini açıkladı. Bakanı Kaya, çocuğa yönelik istismar suçuna ilişkin, "İngiltere'de 12 yaş altına, bazı ülkelerde 9 yaş altına ağır cezaların verildiğini görüyoruz. Türkiye'de biz de benzer bir uygulama için çalışıyoruz" dedi.

Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın başkanlığında altı bakanın katılımıyla oluşturulan komisyonun ilk toplantısının yapıldığını, çalışmaların yoğun şekilde sürdüğüne değinen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Bakan Kaya, çalışmaların ne zaman biteceğine ilişkin bir soru üzerine, "Yakın zamanda bitecek. Bu ayın sonunda (Şubat) bitirmeyi hedefliyoruz. Bürokrat arkadaşlarımız çok detaylı bir çalışma yapıyor" bilgisini paylaştı.



Bakan Kaya, Adana’daki cinsel istismar olayının ardından yapılan çalışmalarla ilgili soruları yanıtlarken, “Bu, bir istismar değil, bir vahşet. İnsanın aklının bile almadığı boyutta bir vahşet” diye konuştu.


'İngiltere'de 12 yaş altına, bazı ülkelerde 9 yaş altına ağır cezaların verildiğini görüyoruz. Türkiye'de biz de benzer bir uygulama için çalışıyoruz şu anda' 📹
Dünyada da benzer suçların cezalarının ne olduğuna ilişkin bir soruya Aile Bakanı, İngiltere'de ömür boyu hapis cezasının bulunduğu, birçok dünya örneğinde de müebbet hapis, ağırlaştırılmış müebbet hapis gibi cezaların uygulandığını yanıtını verdi ve şöyle devam etti:

"İngiltere'de 12 yaş altına, bazı ülkelerde 9 yaş altına ağır cezaların verildiğini görüyoruz. Türkiye'de biz de benzer bir uygulama için çalışıyoruz şu anda."



Bakan Kaya ayrıca 'Cinsel istismar ve kadına şiddette iyi hal uygulamasının kaldırılması üzerine çalışıyoruz' bilgisini paylaştı.
Dünyada da benzer suçların cezalarının ne olduğuna ilişkin bir soruya Aile Bakanı, İngiltere'de ömür boyu hapis cezasının bulunduğu, birçok dünya örneğinde de müebbet hapis, ağırlaştırılmış müebbet hapis gibi cezaların uygulandığını yanıtını verdi ve şöyle devam etti:



"İngiltere'de 12 yaş altına, bazı ülkelerde 9 yaş altına ağır cezaların verildiğini görüyoruz. Türkiye'de biz de benzer bir uygulama için çalışıyoruz şu anda."

Bakan Kaya ayrıca 'Cinsel istismar ve kadına şiddette iyi hal uygulamasının kaldırılması üzerine çalışıyoruz' bilgisini paylaştı.

26 Şubat 2018 Pazartesi

Şeker Fabrikalarının Satışı Obezite ve Kanseri Artıracak :(

Gündemde ki konu olan Şeker Fabrikalarının Satışı ile Ziraat Mühendisleri Odası Özden Güngör, fabrikaların satılmasının yaratabileceği tehlikeli sonuçlara dikkat çekti. Fabrikaların satılması ile bazı nişasta bazlı şeker üreten firmaların önünü açacağını ve başta obezite ve kanser olmak üzere çok sayıda hastalığa sebep olacağını söyledi.


15 yıl önce 400 ila 500 bin arasında ailenin pancar sektöründe çalıştığını ancak yanlış politikaların sonucunda şimdi bu sayının 200 bin aileye düştüğünü belirten Özden, "Genel olarak bakacak olursak şeker pancarı üretimi dahil yan sanayisi, işçisi, nakliyesi, hepsini topladığında 10 milyon nüfus buradan geçimini sağlıyor. Yani devletin kamu mallarını bu şekilde satmak, özelleştirmek doğru değil. Gerçi Özelleştirme İdaresi 'Çiftçilerin haklarını koruyacağız üretimde bir sıkıntı olmayacak' diyor. Bunun Türkçe meali şu; yarın, burada üretim gerektiği gibi olmayacak. Birçok pancar üreticisi üretim yapmayacak ve nişasta bazlı şeker üreten firmaların önünü açacak" dedi.



 

Özden Güngör nişasta bazlı şekerin Türkiye'de tatlılardan hamurlara, çorbalardan şekerlemelere ve hatta gazlı içeceklere kadar çok çeşitli gıda ürünlerinde kullanıldığını ifade etti.

Nişasta bazlı şekerin gerçek şeker olmayıp, mısırdan üretildiğine ve bunun da insan sağlığı açısından çok riskli olduğuna dikkat çeken Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı, bu ürünün tüketiminin karaciğerde yağlanma, obezite ve kanser gibi tehlikeli hastalıklara yol açabildiğini aktardı.
Özden Güngör'ün verdiği bilgiye göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir çalışmada nişasta bazlı şekerden kaynaklanan obezite oranı son 5 yılda yüzde 40 arttı ve kotalar düşürüldü.



Bazı Avrupa ülkelerinde nişasta bazlı şeker kotalarının sıfıra yakın bazı yerlerde bir olduğunu kaydeden Güngör, "Bizde ise nişasta bazlı şeker kotaları sürekli arttırılıyor, yüzde 15- 25 arttırılıyor. Çünkü nişasta bazlı şeker, şeker pancarı şekerine göre daha ucuz. Daha ucuz olduğu için sanayi kesimi bu şekeri tercih ediyor" diye konuştu.
Şeker fabrikalarının satışında, nişasta bazlı şeker sektörünün temsilcilerinin baskılarının olduğunu düşündüklerini belirten Başkan Güngör, hükümete özelleştirmeden vazgeçmesi çağrısında bulunarak, şunları söyledi:



"Bu fabrikaları daha aktif, daha faal, daha modernize bir şekilde yaparak bu kamu mallarını korumamız lazım. Maalesef ülkemizde kamuya ait bugüne kadar birçok yerimiz satıldı. Enerji,sektörü, bankalar, aklınıza gelebilecek birçok kurum kuruluşlar devredildi, satıldı. Eski et balık kurumumuz, Sümerbank, birçok kurum kuruluşlarımız elden çıktı. Bugün hepsi atıl durumda. Türkiye'de şeker üretiminde son derece sağlıklı bir üretimimiz var, insan sağlığı açısından da bir risk teşkil etmiyor. Bu sektöre hitap eden 10 milyon nüfus var. Bu üreticileri düşünmek zorundayız. Aksi taktirde Türkiye'de tarım toprakları bir taraftan daralırken, mera alanlarımız daralırken artık köylerde üretici kesimi azalırken bizim bu politikaları yeniden değerlendirmemiz lazım. Yoksa buradaki üreticilerin büyük bir bölümü yarın şehirlere gidecek. Zaten yapılıyor bu. Bu sefer köylerde üretimi yapacak insan bulamayız diye düşünüyorum."



Ziraat Mühendisleri Odası'nın, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin 2016- 2017 dönemine ait verilerden derlediği bilgiye göre, özelleştirilecek Bor, Çorum, Kırşehir, Yozgat, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Turhal, Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş'taki şeker fabrikalarında 4 bin 410 kişi çalışıyor. Bu 14 fabrikanın 125 bin 402 hektarlık ekim alanında 47 bin 758 çiftçi tarafından üretilen 7 milyon 6 bin 100 ton şeker pancarının işlenmesi sonucunda 946 bin 758 ton şeker, 322 bin 370 ton melas ile 2 milyon 74 bin 129 ton yaş küspe üretildi.

24 Şubat 2018 Cumartesi

Fecebook'u En Garip Kullanan Ülkelerden Biriyiz

Her halde bizim Ülkemiz kadar garip kullanan bir Ülke bulamayız. Bu alanda da eşimiz benzerimiz yoktur eminim, adeta boyut atlamış durumdayız bu konuda. Bazı facebook paylaşımlarında ama bu kadar da olamaz dedirten manzaralar la karşılaşıyoruz. Hadi buyurun sizde biraz şaşırın :)

Ayıp ettin, tabii canlı :)


Yuhhh demek geldi icimdem ama kaba olmak okuyucularıma ayıp olur. Valla canım, pazarlaman çok iyi demek isterim. :)


Haklı arkadaşlar dağılabiliriz :)


Ne denilebilinir ki. Allah akıl fikir versin..


Hahahaha


İş görüşmelerinde beklediğimiz seviye



Temiz muhit dediğin böyle olur.:))))


Çok ara verme sonra sensiz ne yaparız biz..


Töbe töbeeeee



Çok sinirlenmiş çok, bu kadar güzel olunur mu canım. Öbür tarafta nasıl görüşecekler onu da anlamadım da neyse..



 

Facebook'ta Çok Ayrı Kafaların Yaşandığını Gösteren Bir paylaşımdır..:)))



Uygulamalı anlatım..:))))


hahahaha çok güldüm. Nasıl bir kafa yaşıyorsa..

23 Şubat 2018 Cuma

Kimyasal hadım nedir? Nasıl uygulanıyor?

Son dönemde üst üste gelen çocuklara yönelik cinsel istismar haberlerinin toplumda büyük tepki meydana getirmesi hükümeti harekete geçirdi. Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ'ın 6 bakanlığı kapsayan bir komisyonun kurulacağını ve hazırlanacak raporun ardından bu suça yönelik cezaların artılacağını açıklamasının ardından Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de kimyasal hadımla ilgili birkaç gün içinde adım atılabileceğini söyledi.Hepimizin düşündüğü caydırıcı cezalar neler olabilir?Sorusu ile yeniden gündeme gelen kimyasal hadım hangi ülkelerde nasıl uygulanıyor?


Kimyasal hadım nedir?


Halk arasında 'kimyasal hadım' olarak bilinen yöntemle, belirli aralıklarla ilaç verilerek ya da iğne yapılarak, testesteron hormonunun azaltılması ve böylece cinsel arzunun ortadan kaldırılması amaçlanıyor.

26 Temmuz 2016'da Resmi Gazete'de yayımlanan Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarda Hükümlü Olanlara Uygulanacak Tedavi Hakkında Yönetmelik'te kimyasal hadıma "tıbbi tedaviye tabi tutulmak" başlığı altında yer verilmişti.

Yönetmeliğe göre, bu uygulamaya karar verilmeden önce sağlık kurulu raporu aranıyor.Türkiye Psikiyatri Derneği'nin yönetmeliğin bazı hükümlerinin iptali için Danıştay'a açtığı davada, geçen yıl yönetmeliğin durdurulması kararı çıktı. Danıştay, gerekçesinde tedavi tanımının ve sınırının muğlak kaldığını belirtmişti.
Danıştay'ın kararını hatırlatan Adalet Bakanı Gül konu üzerinde çalıştıklarını aktardı ve "Birkaç gün içinde yürürlüğe koyma hususunda irademiz var" şeklinde açıklama yaptı.


Kimyasal hadımla ilgili bilinen ilk örnek, İngiltere'de 1952 yılında uygulandı.


Bilgisayar biliminin kurucusu olarak kabul edilen matematikçi Alan Turing'e, o zamanlar yasal olarak suç teşkil eden eşcinselliği nedeniyle uygulanmıştı. Nazi Almanyası'na ait bilgisayar şifrelerini kırarak 2. Dünya Savaşı'nın bitmesinde rol oynayan Turing'in, iki yıl sonra intihar ettiğine inanılıyor.

2009 yılında dönemin Başbakanı Gordon Brown, Tureng'e yönelik uygulamalar nedeniyle özür dilemişti.

Ancak kimyasal hadım dünyada bugün genellikle çocuklara karşı cinsel suçlar işleyenler için kullanılıyor.Kimyasal hadım, ABD'nin en az 7 eyaletinde cinsel suçlar için uygulanıyor.

California, 1996 yılında cezaevinden salıverilen bazı cinsel saldırı suçluları için kimyasal ya da fiziksel hadımı kabul eden ilk eyalet oldu.

Eyalette kabul edilen yasaya göre, 13 yaşın altındaki çocuklara karşı herhangi bir cinsel suçu ikinci kez işleyen kişilere kimyasal hadım uygulanması öngörülüyor.


Polonya: Avrupa'da kimyasal hadımı zorunlu kılan ilk ülke


2010 yılında uygulamayı hayata geçiren Polonya, Avrupa'da bazı cinsel suçlar için kimyasal hadımı zorunlu kılan ilk ülke oldu.

Kanun, 15 yaşın altındaki çocuklara ya da aile üyelerine tecavüze edenlerin hapis cezalarını tamamlamalarının ardından ilaçla cinsel isteklerinin yok edilmesini öngörüyor. Yasada, bu kişilere 3 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilmesi de öngörülüyor. Yasa, 45 yaşındaki bir adamın kızını altı yıl boyunca seks kölesi olarak tutsak tuttuğunun ve ondan iki çocuğunun olduğunun ortaya çıkmasıyla gündeme gelmişti.


Rusya 14 yaşın altı çocuklara karşı cinsel suç işlemiş kişilerin cezalarının ertelenmesini yasaklıyor.


Yasa kapsamında, pedofiliyi ya da yetişkinlerle çocuklar arasında cinsel ilişkiyi meşrulaştırmaya çalışanlar da 2 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılıyor.
2012 yılında kabul edilen yasaya göre, 14 yaşın altındaki çocuklara karşı cinsel suç işleyenler zorunlu olarak kimyasal hadıma tabi tutulabiliyor. Bu suçun tekrarlanması halinde ise ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya kalıyorlar.

Ülkede bazı suçlular gönüllü olarak kimyasal hadım talep edebiliyor. Bu, eğer cezaevindelerse ve cezalarının 5'te 4'ünü çekmişlerse affedilmelerini, yargı süreçleri devam ediyorsa cezalarında indirim uygulanmasını sağlayabiliyor, ancak bu hakimin kararına bağlı oluyor. Kanun, 14 yaşın altı çocuklara karşı cinsel suç işlemiş kişilerin cezalarının ertelenmesini yasaklıyor.

Aynı yıl bir röportajında yasayı savunan Çocuk Hakları Komiseri Pavel Astakhov, mahkum edilen pedofillerin yüzde 98'inin salıverildikten sonra aynı suçu tekrar işlediklerini, ancak kimyasal hadım uygulanan mahkumlarda bu oranın yüzde 3'e düştüğünü öne sürmüştü.

Yerel basında çıkan haberlerde, 2010 yılında ülkede çocuk tacizi vakalarının hızla artması ve bazı grupların bu kişileri bularak polise teslim etmeleri ya da dövmeleri üzerine bu yasanın çıkarıldığı belirtiliyor.



Endonezya: Çocuklara yönelik istismara en az 10 yıl hapis ve akabinde 2 yıl kimyasal hadım


Ülkede, 14 yaşındaki bir kız çocuğunun toplu tecavüze uğraması ve öldürülmesinin ardından Cumhurbaşkanı Joko Widodo'nun önerdiği yasa 2016 yılında Meclis'ten geçti. Yasada, 18 yaşından küçük çocuklara kendisi ya da bir başkasıyla ölüm, yaralanma, hastalık, üreme organlarında işlev bozukluğu ya da zihinsel sağlık sorunlarıyla sonuçlanan cinsel ilişkiye girmesi için şiddet uygulayan ya da şiddet tehdidini kullanan kişilere ek tedbir olarak zorunlu bir şekilde kimyasal hadım uygulanması öngörülüyor.

Yasaya göre, suçlular hapis cezalarını çektikten sonra iki yıla yakın bir süre kimyasal hadım uygulanıyor. Bu uygulama için suçlunun 18 yaşından büyük olması şartı aranıyor.

Yasa, çocuğa yönelik cinsel suç işleyenlere en az 10 yıl hapis cezası şartı getiriyor ve bu kişilerin idam edilmesinin de yolunu açıyor. Suçluların elektronik kelepçeyle takip edilmesi kararı da verilebiliyor.

16 Şubat 2018 Cuma

'tecavüze idam istiyoruz' kampanyası çığ gibi büyürken,Yıldız Tilbe'dende sert tweetler geldi

Sosyal medya üzerinden ünlülerin de dahil olduğu 'tecavüze idam istiyoruz' kampanyası çığ gibi büyüyor.



'Biri bana tecavüz etse öldürürüm' diyen şarkıcı Yıldız Tilbe sosyal medyada başlatılan 'tecavüze idam istiyoruz' kampanyasına dahil oldu.



Demet Akalın'ın paylaştığı 3 yaşındaki çocuğa tecavüz olayına deliren sanatçı, 'Çocuklara tecavüz edenleri öldürene Allah katında günah yoktur' diyerek Twitter hesabından fena saydırdı.



Kampanyaya 'sert' uslubu ile katılım sağlayan Yıldız Tilbe'Biri bana tecavüz etse öldürürüm' diyerek herkesin kampanyaya katılıp imza vermesini istedi.



İşte Yıldız Tilbe'nin tecavüze tepki tweetleri:

- Çocuklara tecavüz edenleri öldürene Allah katında günah yoktur. Bir adama başka bir adam tecavüz etse tecavüze uğrayan adam onu öldürür. Tecavüze uğrayan çocuksa hemen öldürülmelidir davası bile olmaz.



- Biri bana tecavüz etse öldürürüm. İstismar ellemek demek, beni elleyenlerin haddi hesabı yok tecavüz başka birşey cezası ölümdür.



Her insan bir ülkedir hiçbir şeyine dokunulamaz, dokunan ölümü değil gebermeyi hak etmiştir. Tecavüzcüleri asssınlar günahını da boynuma assınlar, varsa.


- Allah'a havale ederim şu mübarek cuma vakti, korkmayan rahat olsun. Adalet Bakanlığı : TECAVÜZE İDAM İSTİYORUZ! Kampanyaya imza ver! http://chn.ge/2ExsgTy

10 Şubat 2018 Cumartesi

50 Yaşında Kendi Torununu Doğurarak Herkesi Şaşırtan Babaanne

ABD'de Teksas'ta yaşayan Kayla Jones ve eşi Cody çifti ailelerini büyütmeyi ve bebek sahibi olmayı çok istiyordu.



Ancak Kayla 17 yaşındayken geçirdiği histerektomi ameliyatı yüzünden rahminin yarısı alınmıştı, bu yüzden biyolojik olarak bir bebek sahibi olabilse bile doğurması tıbbi olarak mümkün değildi.



Sadece taşıyıcı anne aracılığıyla bir bebek sahibi olabilirlerdi, çift taşıyıcı anne arayışına girdi.



Çiftin taşıyıcı anne arayışları bir türlü sonuçlanmıyordu, hal böyle iken Cody'nin annesi taşıyıcı annelik yapabileceğini söyledi.



 

İlk başlarda çift babaannenin yaptığını teklifi ciddiye almadılar.



Başarısız taşıyıcı anne girişimlerinin ardından teklifinde ısrarlı olan babaanneyi ciddiye almaya başlamışlardı.



Tıbbi kontrollerin sonrasında Cody'nin annesi Patty'nin taşıyıcı annelik için uygun bir aday olduğu görüldü.



İlk denemenin başarısız olmasına rağmen, vazgeçmeyip tekrar denediler ve Mayıs 2017'de hamilelik gerçekleşti



Tam 7 ay sonra Kross Allen adını verdikleri bebekleri sezaryenle dünyaya geldi.



Çoğumuza garip gelen ve marjinal olan bu durum için Kayla "Çoğunlukla çok güzel tepkiler alsak da bazı insanlar bunu garip buluyor. Ancak eğer kendilerini bizim yerimize koyarlarsa anlayacaklardır." diyor.