22 Aralık 2017 Cuma

Karamelize Kabak Tatlısı

Batis Spartax Marine Renkli Lens

14 Aralık 2017 Perşembe

4 Aralık 2017 Pazartesi

Tam Kıvamında İrmik Helvası

 

Merhaba helvaseverler;

Öncelikle belirtmeliyim ki bu irmik helvası tarifi biraz fazla tatlı şeker eşiği düşük olanlar şeker oranını düşürsünler benim gibi baklava,şöbiyet,şekerpare,tulumba(emin olun bu listeyi çok çok uzatabilirim) gibi tatlı kelimesinin hakkını vermesi gerektiğini düşünenler için tam ölçü budur diyeceksiniz emin olun.

Ana maddemiz irmik olduğundan irmik seçimi inanın çok önemli bir helva sever olarak kıvam olarak en memnun kaldığım marka sinangil markasının irmiği oldu (kesinlikle reklam değildir).Güzellikler ayrıntılarda gizlidir dedikten ve de sosyal mesajımızı da verdikten yapım aşamasına geçebiliriz.

Sekiz yemek kaşığı tereyağı'nı tenceremize alalım çok yakmadan göz göz olana dek ısıtalım sonrasında iki su bardağı irmiğimizin üzerine doğru atalım bu ikili kavuşsun ortalığı ufaktan bu birlikteliğin kokusu sarsın aman diyeyim bu koku yanık kokusuna sakın dönüşmesin tüm emeklerimiz çöpe gitmesin.(takıntı burada tembellik yapmayın kısık ateşte kavurun demek istedi.Kısık dedim ise üç saatinizi de ocağın başında geçirip bel-sırt ağrısından kıvranmayın toplam yapım aşaması 20 dakika falan sürecek ona göre ayar çekin işte)
Bu kavurma sürecinde sağ el dolu sol el napıyor boş durmuyor ufak bir sos tenceresine bir su bardağı süt 1 su bardağı su ve üzerine 2 su bardağı şekeri koyuver onu da ocağın en küçük gözüne alıver sen kavururken yavaştan ısınsın hepsi harmanlansın şerbetimiz irmiğimizle buluşmaya hazır olsun.
Onları buluşturduktan sonra tencerenin kapağını kapatıp git biraz belini dinlendir ama bir gözünde orada olsun çok değil beş dakika falan.Efendim şimdi bu aşama çok önemli helvanın helva olabilmesi için alamet-i farikası; suyunu çekmişken lakin tamda çekmemiş iken (anlatamamış olabilirim olmadı videodan bakarsın)eklediğimiz yarım bardak şekerde.Son dokunuşu da yapıp şekeri ekleyip güzelce karıştırdı isen yazarken bile ağzımı sulandıran o muhteşem kıvamı yakalamış olmalısın.Tabii benim gibi hemen tabağa koyup biran önce mideye doğru yolculuğa çıksın dersen sadece ağzını yakmakla kalmaz dem almış o güzel lezzetten de olursun.”Dem” önemlidir dostlar hem insanda ,hemde helvada..



 

19 Kasım 2017 Pazar

Bilinç Altınınız Ne Diyor? Çok Güzel, Bir Test Çözmeye Ne Dersiniz?

Bilinç altınınız ne diyor? Çok güzel, bir test çözmeye ne dersiniz?
Bilinçaltı Testi: Bu Listede Size En Güvenilir Gözüken Kişi Kim?



Ünlü psikiyatr Leopold Szondi’nin çalışmalarının bir parçası olarak yayınlanan bu test güven duymayı seçtiğiniz kişiye bağlı olarak, sizin hakkınızda bir takım çıkarımlar yapma iddiasında. Bu testi uygulaması ise gayet basit. Tek yapmanız gereken şey aşağıda resimleri sıralı olan şahıslar arasından size en güvenilir gözüken kişiyi seçmek. Ardından seçtiğiniz kişiyle alakalı yorumu okuduğunuzda oldukça çok şaşıracaksınız.

Aşağıdaki şahıslardan birini seçin;


1 numarayı seçtiyseniz;


Eğer size en güvenilir gelen kişi 1 numaradaki bu şahıs ise, bu sizin doğaya, doğayla özdeşik yaşama olan özleminizi gösterir. Hatta kasaba, köy gibi yeşillikler içinde, şehir hayatından uzak bir yerlerde yaşama gibi bir hayale sahip olmanız gayet olasıdır. Ruhu doğayla bütünleştiği zaman huzur bulabilen insanlardansınız. Dağınık saçlı, kısık gözlü, yanık tenli ve üzerindeki modern kıyafeti tam oturmamış ve emanet gibi duran bu şahıs aslında çiftçidir.(peasant) Sizin en güvenilir kişi olarak bu şahsı seçmeniz doğal hayata olan özleminizin bilinçaltı yansımasını temsil eder.

2 numarayı seçtiyseniz;


Size en çok güven veren kişi olarak 2 numarayı seçtiyseniz, bu cömert, eli açık ve çabuk güvenen biri olduğunuzu işaret etmektedir. Sırf kıyamadığınız için, arkadaşlarınıza borç verebilir ya da onlar için harcama yapmaktab çekinmeyebilirsiniz. Buna iyi niyetinizde eklenince bu durumu suistimal etmek isteyen bazı tanıdıklarınızca kullanıldığınız zamanlar çok olmuş olabilir. Çünkü seçtiğiniz kişi bir bankacıdır.(banker) Bankacıya güven duymanız, parasal konulardaki iyi niyetinizin ve saflığınızın yansımasıdır.

3 numarayı seçtiyseniz;


En güvenilir kişi olarak 3 numaralı şahsı seçtiyseniz bu, kendinizi geliştirmeye, araştırmaya ve eğitime verdiğiniz önemi temsil eder. Sizi geliştirecek konularda, okumalar ve araştırmalar yapıyor olmanız gayet olasıdır. Kendiniz eğitim hayatınıza devam edemediyseniz bile tanıdıklarınızı ve çevrenizde sizden yaşça küçükleri bu konuda en çok cesaretlendiren kişilerden biri olmanız çok büyük bir olasılıktır. Seçtiğiniz karakter ince kravatı, iyi taranmış saçları ve temiz traşı ile bir öğretmendir.(teacher)

4 numarayı seçtiyseniz;


En güvendiğiniz kişi olarak 4 numaralı şahsı seçtiyseniz bu sizin adalete ve eşitliğe duyduğunuz özlemi ve bu değerlere verdiğiniz önemi gösterir. Haksızlığa gelemiyorsunuz. Kendi çevrenizde, etki alanınızda adaletsizliklere karşı geliyorsunuz ancak yaşadığınız çevrede meydana gelen ve gücünüzün yetmediği adaletsizliklerden ötürü çaresiz hissediyor olabilirsiniz. En güvenilir kişi olarak yargıç(judge) karakterini seçmeniz eşitliğe verdiğiniz önemi ve adalete duyduğunuz özlemin temsilcisidir.

14 Kasım 2017 Salı

Tek Cevaplık Harika Bir Bulmaca

Tek Cevaplık Harika Bir Bulmaca: Mantık İnsanı mısınız? Duygu İnsanı mı?




Sonuçlar iki kategori olarak ayrılıyor. Görselden anlaşıldığı gibi, küçük çocuk yerde oynarken iki kadın karşılıklı oturuyor.

Soru şu: Hangi kadının yerde oynayan çocuğun annesi olduğuna inanıyorsunuz? Sadece bir adet doğru cevap olsa bile, sizin seçiminiz kişiliğiniz hakkında birçok gerçeği yansıtacak.

1. Eğer soldaki kadını seçtiyseniz;


İnsanların yüzde 70’inin vermiş olduğu bu cevap maalesef yanlış. Belki sağdaki kadının gergin görüntüsünün bir anne ile bağdaşmadığını düşündünüz. Belki de soruyu görseldeki detayları fark edecek kadar dikkatli ve odaklı bir şekilde cevaplamadınız. Fakat yine de bu sizin kendi iç güdülerinizle verdiğiniz bir cevap ve doğal olarak içgüsel düzeyde bir anlam teşkil etmekte;

Siz yaratıcı bir kişiliğe sahipsiniz. Çocukluğunuzdan beri yaptığınız her şeyde en başarılı olmak istediniz.Hayal gücünüz çok geniş ve bir şeyleri kafanızda bir resim gibi hatırlamak sizin için çok kolay. Hayal gücünüz ve yaratıcılığınız sayesinde mizah konusunda başarılısınız ve bu yeteneğinizle takdir topluyorsunuz.

Sanat ve müzikle ilgili alanlarda sahip olduğunuz eşsiz zevkiniz, sosyal çevrenizin fikirlerinize verdiği değeri arttırıyor.Bunun yanında, karşınızdaki insanla empati kurabilme yeteneğiniz çok iyi durumda. Bu tavsiyelerinizi dikkate alan birçok insan olduğu anlamına geliyor.

Hırsınız sizi daha çok çalışmaya iterek, iyi yönde bir etki bırakıyor.Belki süper zekanızla öne çıkmıyorsunuz, fakat cesaretiniz ve çabanız sizin başarılı olmanıza yardımcı oluyor.

2. Eğer sağdaki kadını seçtiyseniz;


Yürüme çağına yeni yeni giren çocuklar oyuncaklarıyla ya da etraflarıyla oynarken, içgüdüsel olarak yüzleri ebevenyne dönük bir pozisyonda olmayı tercih ederler çünkü farkında olmadan aslında onlardan onay bekliyorlardır. Eğer bunu fark edip sağdaki kadını seçtiyseniz, tebrikler. Doğru cevap sağdaki kadındı.

Düşündüğünüzden daha zeki bir insansınız.

Beyninizin sol lobu son derece gelişmiş. Bu bölge mantık ve muhakemeyle ilişkilidir. Sorulan bir soruya ilk cevap veren kişi olduğunuza sakın şaşırmayın, bu sizin için çok olağan bir durum.Akla uygun tavsiyeleriniz rasyonel tarafınızı ortaya çıkarıyor. Bunun yanında hoşsohbet bir kimse olmanız öğrendiklerinizi deneyimleyebilme ortamı sağlıyor.

Ayrıca oldukça saygılı, dürüst ve sadıksınız.Üstelik şehvetli, tutkulu bir yapınız olması, romantik olma çabalarınızı boşa çıkarmıyor. Bir ortama girdiğinizde duruşunuzla parlıyorsunuz.

Yani özetlemek gerekirse; soldaki kadın, duygusal bir yapıya işaret ederken, sağdaki kadın mantıkçı bir yapıya işaret etmektedir.

Alıntı:

9 Ağustos 2017 Çarşamba

Ezber Bozduran Güzel

Hepimize dayatılan güzellik algısı; midesi sırtına yapışmış,bilekleri beş yaşında bir çocuk bileğinden ince,eskilerin üflesen uçacak dediği çağımızın 0 beden güzelleri !! Genç hanımların özendiği ve uğruna ilaçlar kullanıp hayatlarını dahi riske attıkları güzellik arayışı ve bir türlü bulamayışı..

Son dönemlerde Rihanna'nın fotoğraflarını gördüğümde şaşırdım fakat fotoğraflardan çok şaşırdığım şey ise alınan kilolara rağmen kıyafet seçimindeki ve o kıyafeti taşımasındaki özgüvenidi.Objektiflere yansıyan gözlerinde "Ben bir insanım evet kilo aldım hala güzelim ve sizin kalıplarınızın canı cehenneme" bakışı..

 

[caption id="attachment_162368" align="alignnone" width="620"] rihanna 2017[/caption]



Yaza hazır olan göbeğiniz değil siz olun.Bahar gözlerinizde ve gülüşünüzde olsun.Güzelliği şekilde değil anlamda arayan tüm canlılara SELAM OLSUN...

Not:Rihannayada Helal olsun 🙂

4 Mayıs 2017 Perşembe

Allah'ım Sen Çok Büyüksün..

Allah'ım Sen Çok Büyüksün..

,Bir yaz günü, yetiştirdiği hayvanların arasına birkaç tane de kaz ilave etmeyi düşünerek, karşı yakadaki kaz çiftliğine gitmek üzere yola çıkan Yüksel Bey, saatlerini çok iyi bildiği ve hiçbir zaman kaçırmadığı feribotu kaçırır.

O sıcakta bir sonraki feribotu beklemeyi göze alamayınca da kaz alma planını bir sonraki güne erteleyerek geri dönmeye karar verir.

Dönüş yolunda otomobiliyle ilerlerken, bir kaz sürüsüyle karşılaşır.

Kazları takip ederse kendisini mutlaka ait oldukları yere götüreceklerini düşünerek peşlerinden gitmeye başlar.

Sürü önde, Yüksel Bey arkada, tozlu topraklı köy yollarında ilerlemeye başlarlar. Derken bir yol ayrımında sürü ikiye ayrılır. Bir grup kaz sağa giderken diğer grup düz devam eder.

Yüksel Bey bir an tereddüt ettikten sonra, sağa sapan kazları izlemeye karar verir. Kazlar yalpalaya yalpalaya bir süre daha gider ve sonunda ağaçların arasına gömülmüş küçücük bir evin önündeki tahta çitlerin arasından geçerek içeri girerler.

O sırada evin kapısı açılır ve yaşlı bir kadın dışarıya çıkarak kazları karşılar.

Yüksel Bey, bir süre kadını izledikten sonra otomobilden iner, onun yanına gider ve şayet kabul ederse kazlarını satın almak istediğini söyler.

Yaşlı kadın sesi soluğu çıkmadan bakar bakar ve ardından gözlerinden akan yaşlara hakim olamayarak “Ben taa ne zamandır bu kazları satmaya niyetliyim. Tek derdim, onları satıp içeride aylardır hasta yatan kocama ilaç almak. Ama ne bir yere gidecek halim ne de onları satacak birini bulacak gücüm var. Dün gece sabaha kadar ağlayarak yakardım.

Dualarımın duyulacağını biliyordum. Seni bana Rabbim yolladı oğlum” der.

Yüksel Bey, kazlara yaşlı kadının hayal bile edemeyeceği bir fiyat ödediği gibi ertesi gün oraya bir doktor götürüp kocasını muayene ettirir, ilaçlarını alır ve yaşlı kadının hayır dualarıyla oradan ayrılır.

ALINTI

Okuduysanız fACEBOOK'TA Paylaşalım güzel hikayeyi herkes okusun

15 Nisan 2017 Cumartesi

Başarının Hikayesi-Marie Balter Hikayesi

Başarının Hikayesi-Marie Balter hikayesi


Bazıları ağzında gümüş kaşıkla doğmaz....


Geçen gün izlediğim gerçek yaşam hikayesi olan bir filmden çok etkilendim. Bu hikayeyi mutlaka sitemde ki kadınların okumasını sağlamalıyım dedim. Bu yaşam hikayesini farklı kılan bir dönem hasta olarak kaldığı hastaneye yönetici olarak tekrar dönmesi inanmakta zorlanacaksınız biliyorum. Ama gerçek yaşam hikayesinden çok etkileneceğiniz bu hikayeyi sizler için kaleme aldım, biraz uzun ama okumanızı tavsiye ederim.
Marie, 1930 yılında alkolik bir annenin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gelir. Annesi ona bakamayınca 5 yaşında olan Marie'yi yurda verir. Ardından bir çift onu evlatlık edinir. Marie'nin kaderi ne yazık ki yine yüzüne gülmez, çünkü onu evlatlık edinen çift sadist çıkar. Bu italyan asıllı çift küçük kızı evin mahzenine kapayıp sistematik biçimde işkence eder. Dışardan bakıldığında normal ve çok saygın göründükleri için, bunu yıllarca rahatlıkla gizleyebilirler ve Marie adeta cehennemi yaşar.
Marie Rose 17 yaşında depresyondan felç geçirir. Halisünasyonlar da gördüğü için doktorlar ona şizofren teşhisi koyar ve onu akıl hastahanesine yerleştirirler. Marie hayatının 17 yılını orada geçirir ve çok zor yıllar yaşar. Umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranır durur. Yemek yemez, yerinden kımıldamaz ve sıkça intihar etmeyi düşünür.
Otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar Marie'nin durumunu yeniden değerlendirir. Onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine ve panik atak yaşadığına karar verirler. Arkadaşlarının ve kendisini seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla Marie hastaheneden çıkar.
O artık hür ve yaşamını nasıl sürdüreceğine dair kendisi karar verme aşamasındadır. Terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, 34 yılı ziyan olmuş bir kişi olarak hiçte kolay olmayacaktı, ama o yılmadı ve kızgın, öfkeli, umutsuz olmak yerine sıfırdan başlamayı tercih etti.
Yetkililer "Aklı dengesi yerinde değil, okuması imkansız" dedikleri halde Marie, Salem State Üniversitesine Psikiyatri bölümüne girer ve mezun olur. Bu ara kanser hastalığına yakalanır ve mücadalesini kazanır. Kendisi gibi akıl hastahanesinden çıkmış ve iyileşmiş Joe ile evlenir. Kocası maalesef altı sene sonra ölür ve Marie kendini işine verir. Uzun yıllar doktor olarak çalıştıktan sonra Harvard Üniversitesi'nde mastır yapar. Psikiyatrik hastalarla çalışır, konferanslar verir. Biyografisi yazılır ve hayatı film olur (Nobody's Child). Bir çok ödüle layik görülür.
Elli sekiz yaşındayken, 'vay be' dedirtecek bir şey yapar: On yedi yılını geçirdiği Masachusetts Danver Devlet Hastahanesine yönetici olarak atanır ve gelin görün ki, göreve alınır.
Verdiği bir basın toplantısında şunları söyler: "Eğer affetmeyi öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. Yaşamım ziyan edilmiş bir yaşam olurdu. Ve bugün bu hastahaneye yönetici olarak dönemezdim."
Marie Rose Balter'in yeni görevini haber yapan bir Ajans, onun zafer açıklamasını da şöyle yapar: "En uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuk. Affetmek bu yolculuğun en kestirme yolu. Affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır. Dersi görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda kalsak bile..."
Marie'nin yaşamı bu hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını gösteren en güzel örneklerlerden birisi.
Kendinize inancınızı ve umutlarınızı yitirmemeniz dileğiyle...

Not: Marie 6 Ağustos 1999 yılında Massachusetts'de vefaat etmiştir.

OKUYUP BEĞENDİYSENİZ FACEBOOK’TA ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN!

8 Nisan 2017 Cumartesi

Türk Kahvesi

Türk Kahvesi

Malum, her ikisi de lezzetli her ikisi de vazgeçilmez... Ama ister dışarıda ister misafirlikte 'kahve' istediğinizde burnunuza "Neskafe" dayanması, "Türk Kahvesi"nin ikinci üçüncü beşinci sıraya atılması sinir bozucu… Buna bir ‘dur!’ diyor, aralarındaki gayet kalın çizgiyi çiziyorum;
Neskafe düz yazı, Türk Kahvesi şiirdir…
Neskafe konuşmaktır, Türk kahvesi muhabbet…
Neskafe yapmak herkes için kolaydır, ancak Türk kahvesi yapmak herkesin harcı değildir.
Neskafe alışkanlıktır, Türk kahvesi keyiftir.
Neskafe bugündür, Türk kahvesi dünden bugüne…
Neskafe haşlama kahvedir, Türk kahvesi pişirme kahve!
Neskafeyi sütlü içmek tadına tat ekler, Türk kahvesini berbat eder.
Neskafe yalnız içilir, Türk kahvesi dostlarla beraberdir.
Neskafe yendiğinde mide bulandırır, Türk kahvesi bulantıyı kaldırır.
Neskafe ilgidir, Türk kahvesi sevgi.
Neskafe içildikten sonra öylece bırakılır, Türk kahvesi bitince devamı vardır…
Neskafe içenin sınavı vardır, Türk kahvesi içenin gönlü kabarmıştır.
Neskafe höpür şapur içilebilir, Türk kahvesi içimi aceleye getirilmemelidir!
Neskafe hazırlanırken duyarsızdır, Türk kahvesi ilgi ister nazlıdır; pişirirken başında beklersin iki saat kaynamaz ‘şuradan fincanları alayım’ diye başından ayrılırsan taşıp ocağı batırır!
Neskafe "tanışmak" için, Türk kahvesi kız istemek için altyapıda gereklidir.
Neskafe basittir; tüketim toplumunun simgesidir, Türk kahvesi kültür birikimidir; medeniyettir...
Neskafe sırnaşıktır fincan fincan içilebilir, Türk kahvesi haddini bildirir; aşırıya kaçmak enfarktüs şenliklerine davetiyedir.
Neskafe iş yerinde kolaylıkla söylenir, çaycıya Türk kahvesi yaptırabilmek için önce belli bir eşiği atlamış olmak gerekir.
Türk kahvesi olgunluğu temsil eder, ağır ağır pişer; Neskafe yeni yetme gibidir, bir anda oldum bittim zanneder…
Türk kahvesini höpürdeterek içersen mutlu olursun, Neskafeyi höpürdetirsen kıro!
Türk kahvesi güvendir, Neskafe mesafe…
Neskafe dört işlemdir, Türk kahvesi hayat bilgisi…
Türk kahvesi genç kız elinden, gelin elinden, hanım elinden ayrı lezzetlidir. Neskafe kim getirse içilir...
Türk kahvesi yanında lokumla efsane ikiliyi oluşturur, Neskafe lokumla “ne alaka yeaa” olur…
Ezcümle… Türk kahvesi kraldır!
Türk kahvesinin usulü, adabı, geleneği, terbiyesi vardır. Sanır mısınız ki içine gizlenen kırk yıllık hatır boşunadır…

Ninem diyor ki; Oturduğu ahır sekisi, söylediği yad eller türküsü.

Halime Gürbüz

İtalya 'Regl Dönemi İzni' Veren İlk Avrupa Ülkesi

İtalya 'Regl Dönemi İzni' Veren İlk Avrupa Ülkesi Olma Yolunda!


Kısa bir süre sonra ilk Avrupa ilkesi olarak çalışan kadınlara 'Regl Dönemi İzni' veren bir ülke olabilir. İktidarda olan Demokrat Parti olan dört kadın milletvekili yasa tasarısı hazırlayarak 13 Mart'ta meclise sundular. Bilindiği üzere Benzer kanunlar Çin, Japonya ve Güney Kore'nin bazı bölgelerinde var. Eğer yasa kabul edilirse, ilk Avrupa ülkesi olarak İtalya imza atacak.


Hazırlanılan yasa tasarısı kabul edilirse, kadın çalışanlara ücretli menstrüel dönem izni kullanabilecekler. Yasa bir çok yerden olumlu tepkiler alsa da, bazı politikacılar, bilim insanları ve feminist çevreler tarafından da eleştiriliyor. Kadınların cinsiyet ayrımcılığı sayesinde zaten iş hayatınsa bir sıfır başladığını savunan karşıt görüşler. Bu yasa sayesinde daha işlerinin zorlaşacağını ve tercih edilmeyeceğini savunuyorlar.
Ünlü spor markası Nike de dahil olmak üzere birkaç özel şirket, personelleri için menstrüel dönem izinleri sağlıyor.
Bu yasa hakkında, Vice Italya'nın feminist yazarı Miriam Goi ise, "Menstrüasyon hakkındaki tabuları ve önyargıları yıkmaktan ziyade bu tür bir regl dönemi izninin tartışılmasının, kadınların bu dönem boyunca daha duygusal olmasına yönelik stereotiplerin daha güçlenmesine neden olma tehlikesi var" diyerek durumu açıklıyor.

2012 yılında yapılan bir araştırmada (İnsan Kaynakları Dergisi'nde yayınlanan farklı bir araştırma ise) "kadınların regl döngüleri ve kadınların iş yerindeki devamsızlık oranının artmasın arasında hiçbir somut bağlantı" bulamadı.
İlerleyen aylarda yasanın geçme ihtimali yüksek ancak Uzmanlar, halen kadınların menstrüel dönemlerinin bir ekonomik ve çalışma dünyası konusu olup olmadığı hakkında ortak bir fikre varabilmiş değiller.

En İyi Yabancı Diziler-Outlander

Tarih, dram, romantizm, bilim-kurgu sevenlerin mutlaka izlemesi gereken bir dizi. Televizyon seyretmeyi çok sevmem, akşamları açarım hemen belgesel kanalını açarım . Hem yeni bilgiler edinir hemde huzur bulurum. Birde İnternetten takip ettiğim dizilerim vardır, dönem dizileri favorimdir sezon finalleri bittikten sonra başlamasını dört gözle beklediğim. Outlander da onlardan bir tanesi, bilim kurgu, aşk, tarih mistik bir dokusu olan dizinin adeta müptelası oldum. Abicim dizi yapacaksanız böyle olmalı, İskoç'nın yakın tarihini adeta ezberledim. O kadar etkilendim ki ilk fırsatta İskoç'yaya gitmeyi düşünüyorum. Çok iyi bir propaganda yaptıklarını düşünüyorum. Özellikle kadın izleyicileri olduğunu düşünüyorum, Diana Gabaldon’un aynı ismi taşıyan kitap serisinden uyarlanan Outlander 2 sezonu bitirdi 3. sezonu sabırsızlıkla bekliyorum.


Konusuna değinmek istersek, Outlander’da 1945 yılında yaşayan ve evli bir savaş hemşiresinin hikayesi anlatılıyor. Bu hemşire dizide gizemli bir şekilde 1743 yılına yolculuk ediyor ve orada romantik ve genç bir İskoç savaşçıyla evlenmek zorunda kalıyor. Hikayenin kalanına da seyrederek öğrenin derim, pişman olmayacağız bir dizi. Sezon bitince içinizde büyük bir boşluk kalacak benden söylemesi. En iyi yabancı dizi sıralaması olarak benim sıralamam, Game of thones, wikings ve outlander derim.

31 Mart 2017 Cuma

Aşk Kime Yakışır? Sevgi kime?



Aşk kime yakışır sevgi kime hiç sordunuz mu kendinize.
AŞK KADINA YAKIŞIR
SEVGİ HERŞEYE
Peki, sevilen kadın aşk istemez mi? Tutkuyu istemez mi, yüreğinin titremesini onu gördüğünde kendi için onun yüreğinin titrediğini bildiği birini istemez mi?
İster her kadın, her erkek aşkı ister
AŞK anlık şehvetle sevişmeler sırasında ki o anlarda dile getirilerek söylenen aşkım kelimesi olmamalı gerçek aşksa eğer. Her anış da olmalı aşk; diğer zamanlarda da insanın ağzına dolanarak değil de dolarak söylenmeli yürekten gelerek. Dilin ucunda değil. Ruhsuzca, isteksizce söylenmemeli çünkü aşk hisseder
AŞK
Özel kılar, önemli kılar, güzel görmeyi sağlar, kusurları hataları örter, onun ruhunun iyi olduğunu kendini inandırmaya çabalar hatta ve hatta namussuzluğu bile bertaraf edecek kadar fedakâr kılar da sevgi bunlara sebep olmazsa senin en küçük tavrın bile karşı tarafın gözüne batıyorsa
Kimse bana sevgi; aşktan üstündür masalını anlatmasın…
Bunlar sevgide de yoksa orda sevgide yoktur ki zaten !
ÇÜNKÜ SEVGİNİN YOLU AŞKTAN GEÇER………………..

                                                                                                                                                                     D.T

11 Mart 2017 Cumartesi

İradenin Gücü..

İradenin Gücü..


Profesör elinde bir Fare ve kutu ile salona girdi. Öğrencilerin şaşkın bakışları arasında fareyi kutunun içine koydu ve kutuyu kapattı. Salona dönerek: “Bu kutuya iki gün kimse dokunmasın!” dedi ve salondan çıkıp gitti.

Salondaki öğrenciler olaya bir anlam verememişlerdi. Ne olacağını merak ederek iki gün beklediler.

İki gün sonunda profesör salona girdi ve kutuya yaklaşarak açtı. Kutunun içindeki fare ölmüştü. Sınıfa dönerek farenin neden ölmüş olabileceğini sordu.

– Havasızlıktan…
– Açlıktan…
– Susuzluktan…

Her öğrenci olabilecek ihtimalleri saymıştı. Profesör kutuyu havaya kaldırıp içini öğrencilere gösterdi. Kutunun her tarafı kemirilmiş vaziyette idi.

– Görüyorsunuz değil mi? Fare anlaşılan çıkmak için çok mücadele etmiş. Bunu kutunun içindeki vaziyetten anlıyoruz. Şu var ki fareyi sizin dediğiniz gibi ne havasızlık nede açlık öldürdü. Fareyi asıl KARARSIZLIK ÖLDÜRDÜ! Fare kutunun her yerini parçalayıp çıkacağına sadece bir köşesini parçalasaydı ve bunda da kararlı olsaydı çıkıp kurtulacaktı.

Hayatta zaman zaman kararsızlığa düşeriz. “O mu, bu mu?” derken bizim için en kıymetli varlık olan zamanı tüketmiş buluruz kendimizi. Hedeflerimizi çok iyi belirlemeliyiz. Hayat kararsızlık içersinde yüzecek kadar uzun değil.

“İradesi kuvvetli insanlar, en dayanılmaz şartlar altında dahi başarıya ulaşabilirler.”

27 Şubat 2017 Pazartesi

Saç Dökülmesine Doğal Destek



Zaman zaman hepimiz yaşarız dönemsel dökülmeler strese bağlı saç dökülmeleri hepimizin canını sıkar. Bu gün Suna hanımın denenmiş olan saç kürünü size vereceğim, kürün içine koyulan malzemelerin hepsi doğal. Doğal yollarla bu sorunun altından kalkmaya ne dersiniz?
Malzemeleri:
Yarım avokado
Bıldırcın yumurtası, 2 adet
Hindistan cevizi yağı,1 yemek kaşığı
Buğday yağı, 1 yemek kaşığı
Ceviz yağı, 1 yemek kaşığı

 Hazırlanışı: Öncelikle avokadoyu ezelim, ayrı bir kapta bıldırcın yumurtalarını kıralım ve çırpalım. Üzerine Hindistan cevizi yağı,1 yemek kaşığı, Buğday yağı, 1 yemek kaşığı ve Ceviz yağı, 1 yemek kaşığı ekleyelim güzel bir şekilde karıştıralım. Daha sonra ezdiğiniz avokadonun üzerine dökelim ve karıştıralım. Krem kıvamına gelene kadar karıştıralım. Hazırladığımız kürü saç diplerinize boya sürer gibi sürelim streç film ile saralım. 2 saat bekletelim daha sonra şampuanlayıp saçımızı durulayalım. Haftada bir kez yapabilirsiniz, hindistan cevizi yağının saç uzattığını duymuştum, ancak dökülmelere iyi geldiğini ilk defa duyuyorum. Bakalım deneyeceğiz, Suna hocamın her dediği çıkıyor şifa olsun efendimm..

26 Şubat 2017 Pazar

Telefonumdaki Resim

Telefonumdaki Resim


Merhaba ilk önce belirtmek isterim ki bu olay arkadaşımın başından geçmiş gerçek bir olaydır. Ben bu korkunç olayı sizlere onun ağzından anlatacağım.

Ben 20 yaşına gelince kendi evime taşındım. Bu yüzden çok heyecanlıydım. Fakat zaman içinde bu evin benim için hiç uygun olmadığını anladım. Taşındıktan 1 hafta sonra yatak odamın camından bir ses duydum. Pek umursamadım ve tekrar yattım. Hemen hemen 30 dk sonra tekrar aynı sesi duydum. Azıcık korktum ama bir dua okuyup uyudum. 5 gün sonra evime arkadaşım yatılı kalmaya geldi. O koridorun sonundaki odada, ben ise koridorun başındaki odada yatacaktım. O gece hiç ses gelmeden rahatça uyudum. Sabah uyandığımda telefonumu elime aldım. İşte olaylar burada patlak verdi.

Gece saat tam 3.33’de gizli bir numaradan biri beni aradı. Biraz garibime gitti ama umursamayıp kapadım. O anda numarayı engellemeyip hayatımın en büyük hatasını yaptım.

Arkadaşım sabah olunca öfkeli bir halde yanıma geldi ve “gece seni de biri aradı mı,” diye sordu, korktum. Sonra telefonunu açtı, arayan kişiyi gösterecek sanıp ”gerek yok beni de aradı” dedim. Ama bana uyurken ki haliyle çelikmiş bir fotoğrafını gösterdi ve “Bu Hiç Komik değil Aslı…” diye bağırdı. Ben de çok şaşırdım çünkü o fotoğrafı ben çekmemiştim. Sonra hemen telefonumu açtım galeriye girdim ve benim de uyurken fotoğrafımın çekilmiş olduğunu gördüm. Tip tip birbirimize baktık. Mutfaktan bir bardak su aldım. Suya dua okudum ve suyu ona verdim. ”Yarısını iç.” dedim. İçip bana verdi. Diğer yarısını da ben içtim. Bir anda arkamda birinin olduğunu hissediverdim. Arkadaşıma baktım, yüzü taş kesilmişti. Arkama baktığımda simsiyah biri vardı. Birkaç saniye bakıştık. Arkadaşım çığlığı bastı ve de ”Ayakları ters!!” diye bağırdı. İnanın o an ayakları hiç umurumda değildi.

Sonraki bir haftada evden taşındım. Telefonu da hatırlayamayacağım bir yere gömdüm. Evden çıkarken kapıya şu uyarıyı da asmayı unutmadım. ”Dikkat!! İçerisi çok tehlikeli!!”

ALINTI


OKUYUP BEĞENDİYSENİZ FACEBOOK’TA ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN!

23 Şubat 2017 Perşembe

Suflenin En Kolay Hali
















Tatlı krizin tuttu ve acil durum çanları mı çalıyor ?Hazırlanışı ,pişirmesi maksimum beş dakika sürüyor ve enfes bir lezzet.Dahası evde katkısız hazırladığınız bir tatlı daha ne olsun.Afiyet olsun :)


Malzemeler;

Çeyrek Bardak Şeker
Çeyrek Bardak Un
2 Yemek Kaşığı Kakao
1 çay kaşığı Kabartma Tozu
1 Yumurta
3 Yemek Kaşığı Tereyağ
2 Yemek Kaşığı Damla Çikolata
1 Yemek Kaşığı Su

Hazırlanışı;

Tereyağını eritip içine şekeri katıp karıştıralım.Tereyağının soğuduğundan emin olup içerisine yumurtayı ekleyelim.Sırayla un,kakao ve kabartma tozunu ekleyip karıştıralım.Tüm malzemeler güzelce karıştıktan sonra büyükçe bir kupaya alıp,damla çikolataları ekleyip üzerine 1 yemek kaşığı su ekleyip mikrodalga fırında en yüksek ayarda 1 dk pişirelim.Detaylı yapım videomu izleyebilirsiniz.Tatlı kalın :)





13 Şubat 2017 Pazartesi

Pratik Sevgililer Günü Pastası



Pratik Sevgililer Günü Pastası
Sevgililer Günü günü için sevdiklerinize hem gözlere hem damaklara hitap eden pratik bir pasta yapmaya ne dersiniz ?

Pratik Sevgililer Pastası Tarifinin Malzeme Listesi
22 cm kalp kelepçeli kek kalıbı
1,5 paket sade petibör bisküvi
1,5 paket kakaolu petibör bisküvi
2 paket kakaolu puding
5 su bardağı süt

Üstü için:

1 Paket sıvı krema
80 gram bitter çikolata

Kenarları için:

Yarım paket pasta kreması
Yarım su bardağı, soğuk süt
Yarım yemek kaşığı, tereyağı (çok yumuşak olması gerekiyor)

Süslemek için:

Pasta şekerleri

Pratik Sevgililer Pastası Tarifi
5 bardak sütün içine 2 paket kakaolu puding eklenir. Orta ateşte sürekli karıştırarak pişirilir. Puding kıvam aldıktan sonra ateşten alınır. Kalp şeklinde kelepçeli kalıbımıza bisküviler dik olacak şekilde aralarına puding sürerek yerleştirilir. Dizme işlemi bittikten sonra kalan puding bisküvilerin üzerine dökülür. Hazırlanan pasta yaklaşık 2 yada 3 saat kadar buzdolabında bekletilir. Sıvı krema bir tencereye alınır, tam kaynama aşamasına gelmeden parçaladığımız çikolata parçaları içine eklenip hızlıca karıştırılır ve çikolatalar içinde eritilir. Yarım çorba kaşığı tereyağ (yumuşak olmalı) yarım bardak soğuk süt içerisine eklenip mikser ile çırpılır.Yarım paket pasta kreması da ilave edilip önce düşük sonra yüksek hızda çırpılır. Kıvam aldıktan sonra buzdolabında beklettiğimiz pasta alınıp, kelepçeli kalıptan çıkarılır. Hazırlanan pasta kreması ile kenarları kaplanır.İçerisinde çikolataları eriterek hazırladığımız krema karışımı son kat olarak pastamızın üzerine dökülür. Pasta süsü ile dilediğiniz gibi sunumlar hazırlayabilirsiniz.

Yapım aşamalarını detaylı görmek için videomuzdan yararlanabilirsiniz. Sevgiyle,aşkla kalın..

10 Şubat 2017 Cuma

Nusret'ten Kuzuyla Dans

 

İnstagramın yeni fenomeni Nusret'in kuzuyla dans ettiği videosu 5 milyonun üzerinde görüntülenme aldı.Her yaptığı ile ilgi odağı olmayı başaran Nusret'i tüm dünyadan hayranları,takipçileri hatta taklitçileri bile var.

En son Oscar ödüllü oyuncu Leonardo Di Caprio’ya yemek servis yaptı ve ünlü hareketiyle çekilmiş fotoğrafı instagram üzerinden paylaştı.

 

 

https://www.instagram.com/p/BQIbjS3j4yD/?taken-by=nusr_et

9 Şubat 2017 Perşembe

Ekşili Köfte Tarifi

Ekşili Köfte Tarifi


Malzemeler;


1 havuç

1 patates

Köfte Malzemeleri;

Yarım kilo köftelik kıyma

1 çay bardağı pirinç

1 tutam maydanoz

Köfte baharatı

Tuz

Terbiyesi;


1 yumurta sarısı

1 bardak yoğurt

1 limon suyu

Ekşili Köfte Tarifi


Kıyma,pirinç,maydanoz ve baharat yoğrulur.Misket köfteler hazırlanır. Bir tepsiye un konulup içerisinde köftelerin her tarafını kaplayacak şekilde unlanır. Bir tencerede yağ kızdırılıp küp doğranmış havuç birkaç dakika kavrulur. Sonrasında küp doğranmış patatesler ilave edilir ve birkaç dakika kavrulur. Tencereye 5 bardak su ilave edilip, kaynamaya bırakılır.Kaynadıktan sonra köfteler ilave edilir. Pirinçler uzun uzun olana kadar pişirilir. Ayrı bir kasede yumurta sarısı yoğurt ve 1 limonun suyu karıştırılıp terbiyesi hazırlanır. Tencereden köftenin suyundan alınıp terbiyenin içine az az ilave edilip ılınması sağlanır. Daha sonra terbiye yavaş yavaş ilave edilir. Bir iki taşım kaynadıktan sonra yemeğimiz sunuma hazırdır. Afiyet olsun..

Detaylı yapım aşamalarını görmek için videomuzdan yararlanabilirsiniz.


https://youtu.be/lSRLJyMcmzM

8 Şubat 2017 Çarşamba

Pratik Sevgililer Günü Pastası

Pratik Sevgililer Günü Pastası


Sevgililer Günü günü için sevdiklerinize hem gözlere hem damaklara hitap eden pratik bir pasta yapmaya ne dersiniz ?

Pratik Sevgililer Pastası Tarifinin Malzeme Listesi


22 cm kalp kelepçeli kek kalıbı
1,5 paket sade petibör bisküvi
1,5 paket kakaolu petibör bisküvi
2 paket kakaolu puding
5 su bardağı süt

Üstü için:

1 Paket sıvı krema
80 gram bitter çikolata

Kenarları için:

Yarım paket pasta kreması
Yarım su bardağı, soğuk süt
Yarım yemek kaşığı, tereyağı (çok yumuşak olması gerekiyor)

Süslemek için:

Pasta şekerleri

Pratik Sevgililer Pastası Tarifi


5 bardak sütün içine 2 paket kakaolu puding eklenir. Orta ateşte sürekli karıştırarak pişirilir. Puding kıvam aldıktan sonra ateşten alınır. Kalp şeklinde kelepçeli kalıbımıza bisküviler dik olacak şekilde aralarına puding sürerek yerleştirilir. Dizme işlemi bittikten sonra kalan puding bisküvilerin üzerine dökülür. Hazırlanan pasta yaklaşık 2 yada 3 saat kadar buzdolabında bekletilir. Sıvı krema bir tencereye alınır, tam kaynama aşamasına gelmeden parçaladığımız çikolata parçaları içine eklenip hızlıca karıştırılır ve çikolatalar içinde eritilir. Yarım çorba kaşığı tereyağ (yumuşak olmalı) yarım bardak soğuk süt içerisine eklenip mikser ile çırpılır.Yarım paket pasta kreması da ilave edilip önce düşük sonra yüksek hızda çırpılır. Kıvam aldıktan sonra buzdolabında beklettiğimiz pasta alınıp, kelepçeli kalıptan çıkarılır. Hazırlanan pasta kreması ile kenarları kaplanır.İçerisinde çikolataları eriterek hazırladığımız krema karışımı son kat olarak pastamızın üzerine dökülür. Pasta süsü ile dilediğiniz gibi sunumlar hazırlayabilirsiniz.

Yapım aşamalarını detaylı görmek için videomuzdan yararlanabilirsiniz. Sevgiyle,aşkla kalın..


https://youtu.be/CpdnIu8U4NU

2 Şubat 2017 Perşembe

Kirpi Köfte Tarifi

Özellikle çocuklarınızın ve benim gibi çocuk kalmayı tercih edenlerin çok beğeneceği bir tarif ile sizlerleyiz..

Kirpi Köfte Tarifinin Malzemeleri
Yarım kilo köftelik kıyma
1 tane orta boy soğan
Pirinç ( 1 çay bardağı)
Tuz
Karabiber
Kimyon
Biber salçası (1 tatlı kaşığı)
Domates salçası (1 tatlı kaşığı)
Bir çay bardağı domates rendesi, yoksa domates sosu yarım çay bardağı
3 yemek kaşığı, zeytinyağı
1 su bardağı su

Kirpi Köfte Tarifi
Karıştırma kabına rende yaptığımız soğanı alalım, üzerine ayıklanmış ve yıkanmış pirinçleri tuz, kimyon ve karabiberi ilave edelim. Son olarak kıymayı ilave edip yoğurmaya başlayalım, köfte kıvam alınca, fındıktan biraz irice yuvarlak köfteler yapalım. Karnıyarık tenceresine 3 yemek kaşığı, zeytinyağını koyalım hafif ısınınca yağ, salçaları ilave edelim. Hafif salçaları kokuları çıkana kadar sote yapalım üzerine domates rendesi veya sosu dökelim. Fokurdamaya başlayınca köfteleri tencereye dizelim, orta ateşte pirinçler pişip köftenin üzerinde kirpi görüntüsü olana kadar pişirelim. Daha sonra nefis bir pirinç pilavı ile sunum yapalım. Afiyet sifa olsun..

Anne 1 Lira Verir misin...

Çocuğun birine annesi hiç para vermiyormuş.

Çocukta kendi aklınca bir plan yapar ve annesinin yanına giderek:

— Anneciğim 1 TL verir misin?
” Ne yapacaksın bu parayı?”

Çocuk:

“Yaşlı amcaya vereceğim.”

Annesi:

“Peki, bu yaşlı amca nerde?”

Çocuk:

“Karşıdaki dondurmacıda…”

Sosyal Medya Kapışmaları

Geçtiğimiz günlerde Birce Akalay sosyal medya hesabı üzerinden kendisinin çevik kuvvet tarafından çevrilerek arandığını yazmıştı. Yaşamış olduğu olayı tepki vererek anlatan Akalaya ünlü şarkıcı Demet Akalın'dan eleştiri geldi. Şarkıcı Akalın soysal medya üzerinden " Yazık ya ! aranalım tabi ki bizler onlara kuvvet olmalıyız. Diyerek eleştiride bulundu.

Sosyal medya üzerinden Akalay çevik kuvvetin bir zanlı gibi aradığını yoldan çevrildiğini bunca yıllık hayatında bu şekilde bir zaman aşımı yaşamadığını biz şimdi güvende miyiz ? Sözleri damga vurmuştu. Yaşamış olduklarına isyan eden oyuncu arabasını kullanmakta olan yardımcısının bile birlikte sete geldiklerimi söylememize rağmen ısrar ile zanlı gibi araçtan indirildik. Belliki beni tanımadı mecbur da değil ama taş kesildim sözleri ile sosyal medyaya aktardı. Ayrıca paylaşımın altına ben kimseyi yargılamıyorum görevini yaptığı için orada o silahı tutuyor aracımı arıyor . Onların hikayesi hepimizden çok zor. Mesele bu günleri geçiriyoruz olmamız.
Sakın olur olmaz yorumlar yapmayın rica ederim.” Notunuda bıraktı. Ancak bu paylaşım büyük tepkilere yol açtı . Akalayın paylaşımını gören şarkıcı Demet Akalın kendi hesabı üzerinden ise şu şekilde paylaşımda bulundu.
“Yazık ya! Ben durdurulmadan bile kenara çekip hal hatır soruyorum! Her aranma noktasında aranalım. Tabii ki biz onlara kuvvet olmalıyız.” Diyerek tepkisini ünlü oyuncu Akalaya bu şekilde tepki gösterdi.

Hayatı Yalnız Yaşamak


Yalnız yapayalnız olmak hayat da zor elbet;
Bir gün biri bana ben onunla da yalnızım demişti.
Ona RAĞMEN YALNIZIM..
Anladığımı sanmıştım anlamıştım da lakin bana kendi yaşadığını yaşatana kadar sadece sanmıştım,yaşamaksa başka bir şey….
Ama anlayamadığım şeyse bir insan kendi canını yakan bir şeyi ; ne kadar can yakıcı olduğunu bile, bile sevdiğini iddia ettiği birine neden yaşatır.İşte bunu anlamam çok zor.
Nasıl bir sevgi iddiası kendi varlığını tutarak, kendi yalnızlığını yok etmeye çalışan insanı; acısını bildiği o yalnızlığa iter de kendi ‘ o ‘olur ona rağmen yalnız bırakır her yer de.
Yanın da olmanın yalnız bırakılmamak anlamına gelmediğini bile, bile hem de. Kendi yanın da iken yalnız bırakır.
Siz düşünürsünüz şimdi kara, kara yalnızlığına merhem olmaya çalıştığınız insan tarafından yalnızlığa itilmişken ben nerde hata yaptım diye.
Hiçbir yere hata yapmadınız o gördüğünü bildiğini yaptı, siz gördüğünüzü bildiğinizi sadece…
Ve ….
Ya ona rağmen yalnız bir hayat sürmeye çabalayacaksınız o varmış gibi;
Ya da kendi hayatınızı kendi kendinize yaşayacaksınız o yokmuş gibi.
Yani demem o ki ona benzeyeceksiniz….
Gölgesi düşecek birilerinin yarınlarınıza.
GÖLGESİ OLCAKSINIZ BELKİ DE İSTEMEDEN BİRİNİN YARININ DA

                                                                                                                                                                     D.T

İçimde ki Boşluk...

Bu sabah içim de koca bir uçurumla uyandım.

Bu uçurum benim kendi yüreğimden düştüğüm yer. Alabildiğine derin alabildiğine dipsiz. Kendi uçurumunuzdan düştünüz mü hiç. Hayatınızda ki insanla aranızda ki o uçurumu kapatmaya çalıştıkça derinleşti mi? Görünmeyen bir el, bir his itti mi sizi aşağıya. Tutmaya, tutunmaya çalıştıkça duygularınız sizden ansızın gitti mi. Bir boşluk hissi simsiyah mı? Bembeyaz mı? Bilemediğiniz.
Hafiflik mi ağırlık mı anlayamadığınız.
Yabancı hissettiniz mi? kendinizi kendinize. Öylesine değil gerçekten kendi teninize, yüreğinize, yüzünüze yabancılaştınız mı? Ayna da ki yüzünüz size bir başkası gibi geldi mi?
Kalbiniz de ki odalarda aradınız mı kendinizi, neredeyim ben diye çığlıklar attınız mı? Kim beni bu hale getirdi. Niye? Ve niye ben buna izin verdim dediniz mi? Kendinizi aramaya çıktınız mı?
Ben çıktım…
Aramaya başladım. Kaybolduğum yerin kapısına kadar geldim. Açmaya cesaret edersem eğer bulacağım benden korkarak o kapının önün de bekliyorum.
Ya hükümsüzsem ya da hükümsüz kılarsam kaybolma sebebi mi?
Ya ondan sonra başlarsa arayış ne ararım diye korkarak bekliyorum..
D.T

29 Ocak 2017 Pazar

Her Yer Suç Mahali...

Her Yer Suç Mahali...


Adeta her yer suç mahali oldu ülkemde. Gün geçmiyor ki tüylerimizin diken diken edecek haber okumayalım.
Van’da özel bir hastaneye getirilen yeni doğan bir bebeğin uğradığı istismar sonucu yaşamını yitirdiği ortaya çıktı.


Edinilen bilgilere göre, 2 gün önce Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesinden kentteki özel bir hastaneye getirilen 4 kilogram ağırlığındaki erkek bebek tedavi altına alındı. Yeni doğan bebek, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Otopsi işlemleri yapılan bebeğin vücudunda ısırık, darp izleri, ödem ve istismara uğradığına dair bulgular tespit edildi. İsmi ve kaç günlük olduğu bilinmeyen bebeğin T. ismiyle hastaneye getirildiği öğrenildi. Olayın emniyete intikal etmesi üzerine bebeği hastaneye getiren ve annesi olduğu belirtilen P.T. ve birlikte yaşadığı iddia edilen Ferdi isimli şahıs gözaltına alındı. Gözaltına alınan P.T.’nin tutuklu bulunduğu cezaevinden doğum izni sonucu çıktığı öğrenildi. Soruşturma kapsamında P.T.’nin eşi ve bebeğin babası olduğu belirtilen D.T.’nin de arandığı belirtildi.

Tespihi pembe ve fötr şapkası ile Ağrının ilk kadın muhtarı Azize Atlı



Azize Atlı kendisine biçilmiş olan toplum bakışındaki reddetmiş yüzlerce kadınlarımızdan birisi sadece 60 senelik ömrünü erk tahakkümüne karşı sadece kendisinin yaşama mücadelesi kurma yolunda olan muhtar feodal yapılandırmaya başkaldırmıştır. Erkeklerin akıllı ve kurnaz davranışlarının üzerine kurulmuş düzenini bozarak kadınların hukuklarına göre bir yaşam tarzı kuracağız diye sözlerde bulunuyor.
Öncelik olarak fötr şapkası ve elinde çektiği pembe renkteki tesbihi deriden ceketi ile erkek görünümünde olduğunu ise şu şekilde açıklıyor.
"  Kendimi var olan erkek egemenliği düzenlerinden ve kötü olaylardan sakınmak amaçlı istemeye istemeye erkek görünümünde oldum. Atımla belimde hep silahım oldu. Görev aldığım köylerde hiç kimse benim kadın olduğumu anlamadı. Ve kadınlar ilginç ama beni erkek sanarak aşık bile oldular bana. Bizim içinde bulunduğumuz şartlar ve mekanlarda kadın evden çıkmaz çalışamaz bende bunlardan yola çıkarak kendimi erkeğe benzeterek bir kadın olarak ayakta kalmayı başardım.

Çok sık şekilde kadın kısmı tek başıma hiç birşey yapamaz dediklerinde bende hırs yaptım ve köyde senelerdir yayla sorunu vardı ve ayrıca 50 senedir süren 3 tane davası vardı. Hani kendilerine çok güvenen erkekler bu sorunu bir türlü çözemediler. Ve Allah'ıma şükürler olsun ki ben bu sorunu çözdüm. Ve bize ait olan mezraları aldık. Ayrıca senelerdir topraklarımızdaki kullananlardan tazminat bile almadım. Ayrıca kadınların güçsüzlüğünü yargılayan erkekler kadınlığımın gücünü gördüler . Kadının aklı ve gücü tartışılmaz . Beni yolda çeviren kadınlar ise hocam sizinle gurur duyuyoruz derler. Sen bize cesaret verdin. Erkeklerin yerine civar köylerde lise mezunu kadınlar var bir daha ki seçimlerde 25 tane kadın muhtar çıkartmak istiyorum . İnşallah  bunu da başaracağım dedi.

Kendinle Barışık Olmak...

Kendinle Barışık Olmak...



Çoğu ünlünün makyajsız haliyle yakalanması için medya kuruluşları çabalar durur. Ünlü sanatçı Hülya Avşar Etiler'deki güzellik merkezinden çıkarken görüntülenmişti . Sanatçının makyajsız halini görüntüleyen gazeteciler makyajsız halinin görüntülenmesinden rahatsız olmayan Avşar'ın güzelliğinden hiç birşey kaybetmediğine dikkat çektiler. Ve bu durumu sanatçıda taktir toplamasına neden oldu.

Kusursuz muhteşem fiziği ve duru güzel yüzü ile senelere meydan okuyan Hülya Avşar güzellik salonundan çıktığı sırada habercilerin objektiflerine yakalanmıştı. Yüzünde hiç makyaj olmamasına rağmen hiç tereddütsüz görüntü verdiği dikkat çekti.hiç makyajı olmadığı halde güzel ve kusursuz bir görünüşü olduğu ve çok güzel olduğu objektiflere yansıdı ayağındaki tüylü terlikleri ile modayı da yakından takip ettiği görüldü.
İşte ünlü sanatçının makyajsız hali..

24 Ocak 2017 Salı

Arada ki Köprü...

Arada ki Köprü...


Bir zamanlar, birbirine bitişik iki çiftlikte yasayan iki erkek kardeş vardi.

Günlerden bir gün bu iki kardeş arasında bir anlaşmazlık bas gösterdi. İki kardeş arasında o zamana değin ilk kez görülen anlaşmazlık, giderek büyüdü ve kardeşler arasında ayrılığa neden oldu.

İki kardeş, birbirlerine yalnızca küsmekle kalmadılar, yıllardır ortaklasa kullandıkları tarım makinelerine değin sahip oldukları tüm araç gereçlerini ve mal varlıklarını da ayırdılar.

Küçük bir yanlış anlama sonucu baslayan anlaşmazlığı izleyen ayrılık, giderek büyüyen bir uçuruma dönüştü ve en sonunda yerini, karşılıklı kullanılan hoş olmayan sözlere bıraktı. Bunun arkasından da beklenenler oldu ve kardeşler arasında önce şiddetli bir kavga, sonra da ürkütücü bir sessizlik yasanmaya basladı. Bir sabah, bu iki kardeşten büyüğünün kapısına bir usta geldi.Elinde büyük bir marangoz çantası vardi.

Ev sahibinden geçici bir is istedi:

-Yapılacak ufak tevek bir isiniz varsa, size yardımcı olmak isterim,dedi.

-Elimden hemen her is gelir. Birkaç Gün çalışırım, işi bitiririm.Büyük kardeşin aklına o an bir “is” geldi.

-Evet, sana göre bir isim var` dedi ve küçük kardeşinin çiftliğini işaret etti.

-Su derenin karsısındaki çiftlik, komşumun dur. Daha doğrusu,benim küçük kardeşime aittir o çiftlik.

Geçen haftaya dek benim çiftligimle onun çiftligi arasinda bir otlak vardi.Sonra o, buldozeriyle oraya Irmak bendi
yaptı ve simdi aramızda, otlak yerine, çiftliklerimizi birbirinden ayıran bir dere var.Is isteyen adam, büyük kardeşin söylediklerini dikkatle dinledikten sonra sordu:

-Benden ne yapmamı istiyorsunuz? dedi.Büyük kardeş önce kuşkusunu, sonra da kararını açıkladı:

-Kardeşim bunu, bana acı vermek için yapmış olabilir,dedi.-Fakat simdi ben, onun yaptırandan daha büyük bir şey yapacağım. Bunları söyledikten sonra adamı aldı, ahırların olduğu yere götürdü ve duvarın dibinde yığılı duran kütükleri gösterdi: -Senden, bu kütükleri kullanarak, iki çiftlik arasında üç metre yükseklikte bir çit yapmanı istiyorum , dedi.

-Kaç gün çalışırsan çalış, nasıl yaparsan yap ama bana öyle bir çit yap ki, gözlerim kardeşimin çiftliğini artık görmek zorunda kalmasın. Is arayan usta, başını salladı:-Sanırım durumu anladım, efendim, dedi.
-Simdi bana çivilerin, kazma küreğin yerini gösterin ki hemen isime başlayayım. Büyük kardeş ustaya kazma, küreğin ve çivilerin olduğu yeri gösterdikten sonra, alışveriş yapmak için kasabaya gitti. Usta ise, tüm gün boyunca ölçerek, keserek, çivileyerek sıkı bir biçimde çalışmaya koyuldu.

Aksam güneş batarken o isini bitirmiş, çiftlik sahibi büyük kardeş ise alışverişini tamamlamış, kasabadan dönüyordu. Çiftliğe gelir gelmez ustanın yaptıklarına baktı ve şaşkınlıktan gözleri, yuvalarından fırlayacakmış gibi acildi. Karsısında, yapılmasını istediği çit yoktu ama, derenin bir yakasından öteki yakasına uzanan görkemli bir köprü vardı. Biri kendi çiftliğinin toprağına, öteki küçük kardeşinin çiftliğinin toprağına oturtulmuş sağlam iki Ayak üzerinde, yanlarındaki korkuluklarına varıncaya dek tüm ayrıntılarıyla yapılmış ve tam anlamıyla “usta isi” denilecek kusursuzlukta bir köprü uzanıyordu. Büyük kardeş, hala geçmeyen şaşkınlığıyla bu köprüyü seyrederken, karşıdan birinin geldiğini gördü. Dikkatle baktığında gelen kişinin, komsusu, yani küçük kardeşi olduğunu anladı. Kardeşi, kollarını iki yana açmış olarak köprünün karsı ucundan kendisine dogru yürüyordu.-Benim sana karşı yaptığım bunca haksızlığa ve söylediğim bunca kötü sözlere karşın sen, bu köprüyü yaptırarak ne denli iyi ve ne denli büyük bir insan olduğunu gösterdin, dedi ağabeyine
-Simdi bir büyüklük daha yap ve sen de kollarını açarak bana gel…
Köprünün iki ucundan ortaya doğru yürüyen kardeşler, köprünün ortasında bir araya geldiler ve özlemle kucaklaştılar. Büyük kardeş bir ara arkasına baktığında, çantasını toplayıp, oradan ayrılmakta olan ustayı gördü.

-Gitme, dur, bekle, diye seslendi ona.

-Sana yaptıracağım birkaç is daha var, çiftliğimde…

Usta gülümsedi; -Ben buradaki isimi tamamladım, gitmem gerek, dedi ve ekledi:-Yapmam gereken daha çok köprü var. Köprüleri kurabilecek gücünüz hiç eksik olmasın, Köprüleri kurduktan sonra da, yıkılmaması için sık sık bakımını yapın, yani sevdiklerinize zaman ayırın, o köprü yoluyla sık sık gönüllerini ziyaret edin.”

23 Ocak 2017 Pazartesi

Biri Anlatsın, Bana....



Biri anlatsın lütfen yaşam da niye olduğumu
Ben birisi için fedakar evlat, birisi için SALAK âşık, birisi için iyi bir insan olmak dışında bu dünya da niye olduğumu anlatsın bana.
Birisi bana elini uzatsın desin ki bak seni götüreceğim yerde gerçek hayat var
Desin ki ben gerçeğim
Desin ki dilim de yalan yüreğim de riya yok
Desin ki gel beraber bulalım ne arıyorsan
Desin ki mesela sen benle varsın senin var olma sebebin bu,
DER Mİ BİRİSİ DEMEZ….
Olmayan biri nasıl desin ki
İnsanın düşündükleri ayrı yerde düşleri ayrı yerde olunca kala kalır işte böyle ortada
Başkalarının hayatı için yitip giden bir hayatın peşinden bakarken biri bana desin ki yaşama sebebin sandığın şey değil
HAYAL ETTİĞİN HAYAT BU DEĞİL, HAK ETTİĞİN HAYAT BU DEĞİL KABUL ET GİTSİN DESİN…
BELKİ  AKLIM BAŞIMA GELİR…

                                                                                                                                                                     D.T

22 Ocak 2017 Pazar

Evinizdeki Kaktüsün Bilinmeyen Faydaları



Bir çoğumuz kaktüsün bizlere vereceği faydalardan habersiz görüntüsüne takılırız. Aslında görüntüsü soğuk olan kaktüs insana dost bir bitkidir. Eskilerde çöllerde ve bilinmeyen ıssız yerlerde olan kaktüs artık günümüzde hemen hemen her yerde görülüyor vaziyette . Sebebi kaktüsün fazla suya ihtiyaç duymamasıdır. Ve ayrıca budanmak istemeyen bir bitkidir.
Günümüzde üretime yoğun önem verilmeye başlanan bu bitki iç ve dış mekanların süslenmesinde de kullanılmaya başlandı. Ve sıkça tercihler arasına girmeye başlandı.

Peki bu bitkinin önemli faydaları nelerdir? 

Araştırmalar sonucunda kaktüs bitkisinin elektronik eşyalardaki radyasyonu engellediği görülmekte . Bu nedenden dolayı bunu bilen kişilerin evlerindeki elektronik eşyaların yanına bir kaktüs koydukları tespit edilmekte.
Büyük ve kalabalık ofis şirketlerde bir masaya iki bilgisayar düşüyor ve yanı başlarında bir kaktüs görülmekte.
Üzerindeki dikenleri kaba duran görüntüsünden çiçeğinin olmamasından koku yaymamasından dolayı itici gibi duran bu bitkiyi sevecen renkli ve hoş materyaller ile süsleyip itici görüntüsünden uzaklaştırabilirsiniz.

Günümüzün verdiği zararlara bakarak her şeyin organik olanını bularak yaşamalıyız. Ve topraklarımızın doğal ve mucizevi bitkilerini es geçmeyelim. Evinizin bir köşesinde kaktüsü bulunduralım ki tehlike saçan elektronik eşyalara karşı kendinizi ve ailenizi koruyalım

Hadise Duymasın!

Hadise Duymasın!


Ünlü sanatçı Hadisenin yeni imajını hakkında zehir zemberek sözler söyleyen Seren Serengil " Kulak memeleri bile kilo almış " dedi.

Star TV ' de yayınlanmakta olan Duymayan kalmasın magazin proğramında manken Deniz Akkaya ile birlikte sunuculuk yapan Seren Serengil Cenk Eren'in konuk olduğu gün canlı yayında ünlü şarkıcı Hadisenin yeni imajı hakkında yorumda bulundu. Seren Serengil Şarkıcıyı kızdıracak sözlerde bulundu.
Konul Cenk Eren sohbet edilirken birden sunucular Hadisenin yeni imajı hakkında değerlendirmelerde bulundular.


Tam bu sırada Seren Serengilden ilginç bir yorum geldi . Şarkıcının yeni imajını beğenmediğini sarı saçları ile daha iyiydi ve ayrıca Sibel Can ile birlikte olduktan sonra ona benzemeye başladı ve proğramı izlerken farkıma vardı çok fazla kilo almış ben haline çok üzülüyorum . Saçlarını kahverengi yaptırmış ve kulak memeleri bile kilo almış dedi .
Ünlü şarkıcının Seren Serengile ne tür yanıt vereceği ise merak konusu oldu.

21 Ocak 2017 Cumartesi

Uçak inişe geçer…

Uçak inişe geçer…


Uçak inişe doğru geçtiğinde pilot anons eder:

Sayın yolcularımız 25 dakika sonra Viyana havalimanına iniş yapacağız, hava parçalı-bulutlu 15 dereceee AMAN ALLAHIM!

Ve anons o anda kesilir.

Bütün yolcular panik halindedir. Ortalık çalkalanır.

Bir kaç dakika sonra, ki bu yolcular için sanki yıllar kadar uzun sürmüştür;

Pilot: ‘Sayın yolcularımız, kusura bakmayın sizleri korkuttum ama hostes yanlışlıkla üstüme bir fincan sıcak kahve döktü, canım çok yandı, pantalonumun ön kısmını bir görseniz!’

Arka sıralarda oturan bir yolcu bağırarak:

‘O da bir şey mi, sen bizim pantalonların arka kısmını bir görsen’

ALINTI


OKUYUP BEĞENDİYSENİZ FACEBOOK’TA ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN!

Yardım..:)

Yardım..😁


Genç kadın iş yerinde kötü bir haber alır.

Küçük kızının bakıcısı telefonda çocuğunun çok ateşlendiğini mutlaka eve gelmesi gerektiğini bildirir.

Hemen işinden izin alır ve ateş düşürücü bir ilaç için en yakın eczaneye koşar.

Arabasının yanına geldiğinde arabayı anahtarı içindeyken kilitlendiğinin farkına varır.

Eve hemen yetişmesi gerekmektedir ama nasıl..?

Evini arar ancak çocuk bakıcısının verdiği haber daha kötüdür,kızın ateşi biraz daha yükselmiştir.

Bu arada kadın içinde bulunduğu durumu bakıcıya anlatır.

Bakıcı arabanın kilidini açabilecek bir servis bulmasını ya da çakı, bıçak gibi bir şeyle kendisinin açmayı denemesini söyler.

Yakında bulunan bir marketten küçük bir çakı alır ve arabanın yanına gider.

Ama bunun nasıl kullanılacağını bilemez.

Arabanın kapılarını zorlar, sallar ama bir sonuç yok…

Başını gök yüzüne doğru çevirir,

” Tanrım , lütfen küçük kızıma ulaşmam için bana yardım et” .
Bu arada çakıyla kapıyı kurcalamaya devam eder.

O sırada yoldan geçmekte olan sakalları uzamış, üstü başı bakımsız bir adam durup kadını izler ve

” Hanımefendi, isterseniz yardımcı olabilirim”der.

Kadın çaresiz teklifi kabul eder ve içinden düşünür,

“Tanrım gönderdiğin yardim bu mu?

” Kılıksız adam birkaç dakika içinde arabanın kilidini açmayı başarır.

Kadın şaşkınlıkla adama teşekkür eder, kızının durumunu anlatır, hemen yetişebileceği için minnettar olduğunu belirtir ve bir miktar para uzatıp

” Çok iyi bir insansınız” diye teşekkür eder.

Adam, ” Hayır hanımefendi, maalesef iyi bir insan değilim” der,

“Hapishaneden yeni çıktım”

ilave eder,

“Araba hırsızlığından…”

Kadın bir süre sessiz kalır, adam uzaklaştıktan sonra tekrar yüzünü gök yüzüne çevirir, kendini tutamaz, ağlayarak ;

” Tanrım ,bir profesyonel gönderdiğin için çok teşekkür ederim” der.

ALINTI


OKUYUP BEĞENDİYSENİZ FACEBOOK’TA ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN!

19 Ocak 2017 Perşembe

İlk Aşk

İlk Aşk


Yedikule Lisesi’nde
Hikaye 80’li yılların başlarında geçiyor..

Ortaokul 1. sınıfta kalan ve bütünlemelerini veremeyen çocuk, tekrardan orta 1. sınıfa gidiyormuş 1-İ sınıfında yeni arkadaşları ile ders başı yapmış..

1-2 hafta derken karşı sınıflarında okuyan bir kızı görmüş.. Görmüş ama neden kendi sınıfında ve okulda birçok yaşıtı var iken o kızın dikkatini çektiğini anlayamamış.. Günler geçtikçe ekmeye suya ihtiyaç duyduğu gibi ona bakmaya da ihtiyacı olduğunu fark etmiş.. Ona bakınca sanki içinde kelebekler uçuşuyordu ama anlam veremiyordu.. Sonuçta sene 83-84 çocuk daha 13-14 ünde, ne bilsin nelerin olacağını..?Derken aradan 1-2 hafta daha geçmiş.. Çocuk artık gece uyurken ve sabah kalkarken o kızı düşünmeye başlamış.. Okula giderken çocuğu tatlı bir heyecan sarıyormuş.. Onu görebilecekti çünkü.. Çocuk okulda türlü türlü bahanelerle onun sınıfına giriyor, onu görme ihtiyacını gideriyor muş.. Onun sınıfında arkadaş edinmeye çalışıyor, böylece onu görebilme bahanesi ve vakti yaratıyormuş..

Ama günler haftalar geçtikçe artık arkadaşlarından ve oynadığı oyunlardan tat almamaya başlamış.. Hep onun görüntüsü ve hayali gözlerinde ve beyninde canlanıyormuş.. İlk defa tattığı bu duyguların aşk olduğunu o yaştaki cahil aklı ile bile anlamış..

Artık onu görmek yetmiyordu çocuğa, bir gün okul çıkışında, hikayenin kahramanı olan Arzu’ yu takip etmiş.. Yedikule Lisesinin arkasında olan bostanların yolundan kız ilerlerken evine doğru 200-300 metre sonra kız oturduğu apartmana girmiş.. Acaba hangi daire idi..? çocuk bunu hiç bir zaman öğrenemedi.. Neyse hikayemize dönelim..

Çocuk her gün Arzu’ya bakıyor okulda ve okul çıkışında evine dönüşlerde takibi rutin halini alıyordu.. Günler geçtikçe Arzu çocuğa da sanki yakınlık göstermişti.. Çocuk utangaç haliyle ona koridorlarda yaklaşmaya konuşmaya çalışıyor, sanki Arzu da hadi be çocuk topla artık cesaretini der gibiydi.. Arada sırada Arzu da biz sınıftan geç çıkınca kapıdan kafasını uzatıyor bakıyordu, koridorda bahçede gördüğümde bana bakıyor hadi be çocuk topla şu cesareti diyordu gözleri adeta..

Okul çıkışlarında rutin bostan yolundaki takibim sırasında her yer kardı, kış ayı idi.. Cesaretimi toplayıp ona kar topu attım.. Oda bana attı evet evet karşılık vermişti.. Yedikule Lisesinin arkasındaki o bostan yolunda, yolun sonundaki evine kadar kar topu oynayarak gülerek çığlık atarak ama tek kelime konuşmayarak gittik…

Çocuk nereden bilirdi o kar topu oynadığı 10 dakikanın hayatının en güzel ve unutulmaz günü olacağını..?

Çocuk sırılsıklam adete köpekler gibi aşık olmuştu ona.. Ama nasıl karşısına çıkıp seni seviyorum, sana aşığım diyebilirdi..? Çünkü yanına yaklaştığında bile çocuğun kalbi makineli tüfek gibi atıyor elleri titriyordu.. Birkaç defa karşısına çıkıp seni seviyorum, sana aşığım demeye cesaretini topladı ise de ya Azu’yu göremedi yada yanında birileri vardı..

Hikayenin başlangıcında demiştik ya.. Çocuğun 2. senesi idi ve bu sene de kalırsa okula devam edemeyecekti..

Korkulan oldu.. Çocuk 1-İ sınıfında 2. defa kaldı ve eğitim hayatı bitti.. Tatil başlamıştı.. Koca 3 ay onu nasıl görecekti..? Ya sonra ne olacaktı..? Aşk sonrayı düşünmüyordu boş ver dedi sonrayı.. 3 ay onu görebilmek için hemen hemen her gün bostanların yolundaki evlerine gitti.. Birkaç defa saat denk geldiğinden gördü.. Olsun oda yetmişti..

Okullar açılacaktı, çocuk bir işe girmişti… Arzu da okula gidecekti, nede olsa artık orta 2 talebesi olmuştu.. Okulların açılacağı Pazartesi günü işe gitmedi… Onu görmeliydi, ona açtı, ona susuzdu, ona bir iki adım yaklaşıp gözlerine bakma ihtiyacı vardı..

Öğlen vakti idi, okulların açılacağı Pazartesi günü.. En yeni kıyafetlerini giydi… Hazırdı, içini tatlı bir heyecan sarmıştı.. Kolay mı onu görebilme ihtimali vardı işin ucunda..

Olabildiğince yeni kıyafetlerini giyip yola koyuldu… Evi Yedikule Gençağa sokağında olduğundan okul ile arası 10 dakika gibi.. Artık onu gördüğünde aşkını, tutkusunu, sevgisini, onu unutamadığını, ona seni seviyorum deliler gibi aşığım cümlesini söylemeye kararlılıkla gitmeye koyuldu genç çocuk..

Aşkını dökmeye giderken genç çocuk, düşündü..!

Yaşadığı hayatı ve ona ne verebileceğinin hesabını yaptı.. Sonuçta Arzu’nun önünde koca bir eğitim hayatı ve yakalayacağı başarılar, yeni arkadaşlar olacaktı..

Çocuk ise..

Yedikule Genç ağa sokakta o zamanlar bile 120 yıllık olan eski bir Rum evinde annesi ile yaşıyordu.. Parçalanmış bir ailenin çocuğuydu.. Evlerinde buz dolabı bile yoktu.. Yazları soğuk bir bardak su içmek bir lükstü, ancak bu lükse başkalarının evinde kavuşabiliyordu.. Yazları sıcaktan ağırlaşmış peynir yemek çocuk için gayet doğaldı.. Merdiven boşluğuna yapılmış eğrelti mutfaklarında olan tel dolaplarındaki yiyecek kokularına fareler geliyor dolabı kemiriyordu.. Çok eskim,ş su tesisatı çalışmıyor çoğu zaman çeşmeden su taşıyorlar, eskimiş elektrik tesisatındaki kısa devreler yüzünden elektriksiz kalmak ve yangın tehlikesi atlatmak doğaldı çocuk için.. Çocuğun evi 3 katlı ahşap evin orta katındaydı.. Ahşap evin çatısı aktığından yağmurlu havalarda su üst kata gelir.. Üst kattaki kiracı leğen veya kova koymaz ise, yağmur suyu orta kata, yani çocuğun evine kadar gelirdi.. Kışın birçok gece tap tap tap arka odalarına gelen yağmur damlalarının sesleriyle uyumaya çalışırdı.. Bunlar sadece çocuğun hatırlayabildikleri idi.. Hatırlayamadıklarını varın siz düşünün..

Daha önce dedim ya, aşk sonrasını düşünmüyor diye.. Genede çocuk bütün cesareti ile Arzu’yu görmeye gitti..

Okul önü çok kalabalıktı, gözü bostan yolunda idi Arzu ha gelir ha gelecek diye heyecenla bekledi çocuk.. Bir an dalgınlıktan sonra, çocuğun kafasına birisi flüt ile yavaşça vurdu..

Çocuk dönüp baktığında oydu.. Arzu karşısında idi.. Hemde o kadar yaklaşmıştı ki aralarında 20 santim vardı.. Bu çocuğun ona en çok yaklaştığı an idi.. Arzu o kadar kalabalıkta çocuğu tanımış, yanına gelmiş, onu uyarmış, ve 20 santim yaklaşmıştı..

Arzu çocuğun gözlerinin içine bakıyor.. Hadi artık konuş, söyle, ne bekliyorsun aptal karşındayım diyordu adeta.. Hadi artık topla şu aptal cesaretini der gibiydi..

Arzu ile bakışırken çocuk.. Yaşadığı b.ktan hayatı, ona ne verebileceğini, daha doğrusu hiç birşey veremeyeceğini düşündü.. Çocuğun içi cız ederek onu tanımamazlıktan geldi.. Oysa genç çocuk, onu görmeye gelmişti..

Arzu okuluna çocuk ise mahallesine gitti..

Çocuk aşkını unutabilir mi..? Ağladı günlerce, aşk acısı yaşadınız mı? Bilmiyorum ama.. Aşk acısının ağlaması da pis oluyor muhterem… Göz yaşın kuruyor… Boğazına bir şey takılıyor… Onun hayali gözünde ve elden bir şey gelmiyor..

Artık çocuk için hayattan tat alma daha 14 ünde bitmişti.. Unutmalıydı ama nasıl.. Filmlerde görüyordu cahil genç, aşk acısı çeken herkes filmlerde içki içiyordu… İlk haftalığı ile o dönemlerde satılan Tekel birası aldı 2 şişe… Daha 14’ünde..! iyileşecekti evet evet filmlerde böyle oluyordu..Çocuk o kadar cahildi ki.. Birayı aldı ama, neyle açacaktı..? Onu bile akıl edemedi.. Çocuk Gençağa sokağından tren yoluna atladı. Yedikule Tren istasyonunun arkasındaki kilisenin arka sokağından sahile indi. Bir kayanın üstüne oturup, açacak olmadığından ellerini parçalayarak açtı biralarını. Bu onun alkol ile tanışması idi.. İçti ama Arzu daha güçlü bir şekilde beyninde yer ediyordu her yudumunda.. Sızlayarak ağlaması, 2. şişede amiyane tabirle böğürerek ağlamaya dönüştü.. Bir türlü terk etmemişti Arzu’nun hayali..

Arada sırada Arzu’yu ilerleyen dönemlerde gizlice Yedikule Lisesinin önünden takip eder.. Onun gülerek yeni arkadaşları ile evine gitmesini seyrederdi.. Hep arkasından görürdü, sanki onun elini tutuyor, onun saçlarına dokunuyor, yanındaki gülüşerek konuştuğu arkadaşlarını kendisinin olduğunu farz ediyordu..

Çocuk birkaç iş değiştirdi.. Aşkı için ağlamaları seyrelmişti ama unutması ne mümkündü..

Çocuk 1990 da Askere gitti.. Arzu ile nöbet tuttu.. Arzu ile nöbetçi kulübeleri arasında devriye gezdi.. Arzu ile tezkere aldı.. Otobüste tezkeresini alıp İstanbul’a dönerken sanki yanında Arzu oturuyordu..

Askerden dönüşte çok başarılı geçen iş hayatı oldu.. Sefalet bitmiş, artık yazlıkları, kışlıkları, arabası harika bir yaşantısı oldu.. Çevresindeki birçok insandan maddi olarak daha üstün durumdaydı..

Çocuk ufak bir araştırmadan sonra Arzu’nun evlendiğini öğrendi.. 28 yaşına kadar hayatında hiç kimseyi sokmadı, şimdiki eşini tanıyana kadar..

O genç adam şimdi 46 yaşında… Hala fırsat buldukça 3-4 ayda bir Arzu ile kartopu oynadığı bostanların yolundan geçer, ve kafasına flüt ile vurduğu Yedikule Lisesinin önünde sigarasını tüttürür, oradan da Samatya sahiline gider hayalinde yaşattığı ilk aşkı Arzu ile birasını içer.. İçtikçe 14 yaşındaki gibi daha çok hatırlar ve iki damla göz yaşını hala akıtır..

Samatya Yedikule sahilinde arkadaşları midye çıkartıp, teneke üstünde pişirdikleri bazen şarap bazende bira içtikleri kayalıklar kenarında yürür.. Tabi yanında hep Arzu vardır.. Çocuk Arzuya anlatır.. Senin için buralarda ağladım, senin için buralarda içtim, ilk elini buralarda tuttun, ilk saçına buralarda dokundum der.. Sonra Arzu’yu eski oturduğu ahşap Rum evi götürür o zamanlar ki sefaletini ve onu neden okulda tanımamazlıktan geldiği sebepleri gösterirdi.. Hayaline tabi..

Bu uyduruk hikayenin kahramanlarından olan çocuk..

Evli ve mutlu Aslanlar gibi 2 evladı var..

Arzu ise, o aşmış kendini artık torunu var.. Anneanne olmuş..

Sonuç-1

Her ne olursa olsun aşkınızı saklamayın.. Biteceğini bilseniz bile ona itiraf edin, bitecekse bile o anda bitsin.. Keşkelerle yaşamak ölüm gibi..

Sonuç-2

Kesinlikle ve kesinlikle ilk aşk unutulmuyor..

ALINTI

OKUYUP BEĞENDİYSENİZ FACEBOOK’TA ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN!

16 Ocak 2017 Pazartesi

Çöp Kutusu

Çöp Kutusu


Henüz çok gençken kocasını kaybetmiş, ondan kalan tek oğlunu yetiştirmek için dişini tırnağına takarak çalışmıştı. Onu kimseye muhtaç etmeden okutabilmek ti arzusu. Bu hayallerle geçirdi günlerini. Gençti, güzeldi ama geri çevirmişti evlenme tekliflerini;
Oğlunu yaban ellere vermemek istiyordu.

Başkalarına çamaşır yıkadı, temizlik yaptı, oğlunu hiçbir şeye muhtaç etmedi. Oğlu okuyacaktı, mesleğini eline alınca artık kalan ömrünü yavrusunun yanında geçirecekti. Bu hayallerle geçti yıllar, bu hayalle bitti yıllar…

Nihayet oğlu hukuk okudu, hâkimlik görevine başladı. Anne sevincinden yere göğe sığmıyordu. Sıra oğluna layık kız bulmaya geldi, bunu da bulunca artık gözleri arkasında kalmayacaktı.

Tam istediği gibi bir kız buldu. Dışını görüyor, içinden haberi yoktu. Seviyordu gelinini öz evladı gibi. Bir an önce düğün olsun istiyordu. Sanki kendi evlenecekti. Bir an önce taşınmak istiyordu yeni evlerine; artık bir köşeye oturup torunlarını sevecek, geçmiş onun için tatlı bir hatıra olacaktı.

Nikah gününe 1 ay kalmıştı, damat gelini alarak yeni evlerine yerleşecek, eşyaların yerlerini ayarlayıp ölçülerini alacaklardı. Bütün eşyaların yerleri ayarlanmış, tek tek güzel bir görüntü kazandırılmıştı.

Bu sırada gelin kız nişanlısına dönerek “Cihan! Böyle güzel oldu ama şu Çöp Tenekesini nereye koyacağız?”

Şaşırdı genç adam , hayret dolu sesle” Koskoca evde bir çöp tenekesini koyacak yer bulamıyor musun?”

Tezgahın altına koy! “Yok yok hiç olur mu” ” balkona koyarsın? “Oraya da hiç uymaz” Yahu çöp tenekesini koyacak yer bulamıyor musun?” “Onu demiyorum canım ANNENİ diyorum ANNENİ!”
Tek kelime konuşmadı, eve dönünce de bir şeyden bahsetmedi; zavallı anne gelinin kendisi hakkında düşündüklerinden habersiz nasıl olduğunu soruyordu durmadan, onu övüyordu.

Acı acı güldü bu durum karşısında genç adam.

Nihayet nikah günü gelmişti.

Bütün hazırlıklar bitmiş, arabalar dairenin yolunu mekan tutmuşlardı.

Salon ağzına kadar doluydu.

Dışarıya taşan davetli kulesinde heyecan kol geziyordu, yeni evlilikleri görebilmek için.

Ve memur geline sordu:

“Kızım ! Ahmet oğlu Cihan’ı zevceliğe kabul ediyor musun?” “Evet”

“Peki oğlum sen Zeynep kızı Zeliha’yı zevceliğe kabul ediyor musun?” “Hayııırr. Etmiyorum”

Salonu ayağa kaldırdı bu ses. Gözlerinde hayret ifadesiyle herkes şok geçirmiş gibi erkeğe, Cihan’a bakıyorlardı.

Memur şaşırmıştı: “Peki şimdiye kadar neredeydin”

“Efendim! Babam beni küçük yaşlarda bırakıp vefat etti.

Annem dışarılarda çalışarak gençliğini bana harcadı ,çalıştı ve çabaladı.

Giymedi giydirdi, yemedi yedirdi.

Beni büyüttü okutup adam etti.

Annem benim yanımda oturacak, rahat edeceği zaman bu gördüğünüz gelin hanım annemi bir çöp tenekesi yerine koyarak evde onu koyacak yer bulamıyor.

Annemi bir çöp tenekesi olarak görüyor ve istemiyor.

Benim annemi istemeyen, ona o şekilde muamele yapan kadını bende istemiyorum.

“Varsa annesine çöp tenekesi dedirtecek, buyursun gelini alsın!”

Yerinden kalkarak annesini aldı, hayret ve gözyaşları içerisinde salondan ayrıldı.

ALINTI


OKUYUP BEĞENDİYSENİZ FACEBOOK’TA ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN!

11 Ocak 2017 Çarşamba

Anne Sevgisi

Anne Sevgisi

– Bebeğimi görebilir miyim?

Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı.

Bebeğin kulakları yoktu… Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı. Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu. Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı; ağlayarak:

“Büyük bir çocuk bana ucube dedi.” Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi eğer insanların arasına karışmış olsaydı. Annesi, her zaman ona “Genç insanların arasına karışmalısın” diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu. Delikanlının babası, aile doktoru ile oğlunun sorunu ile ilgili görüştü;
“Hiçbir şey yapılamaz mı?” diye sordu. Doktor; “Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir” dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı. iki yıl geçti bir gün babası:

“Hastaneye gidiyorsun oğlum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır” dedi. Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Yıllar geçti, bu gün babasına gidip sordu:

“Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım.” Bir şey yapabileceğini sanmıyorum” dedi babası, “fakat anlaşma kesin, şu anda öğrenemezsin, henüz değil.” Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi.

Hayatının en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annesinin başına elini uzattı; kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti. Annesinin kulakları yoktu. “Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu” diye fısıldadı babası. “ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi?”

Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı değildir, ancak kalptedir! Gerçek mutluluk, gördüğün şeyde değil, asıl görünmeyen yerdedir. Gerçek sevgi, yapıldığı bilinen şeyde değil, yapıldığı halde bilinmeyen şeydedir!

ALINTI


OKUYUP BEĞENDİYSENİZ FACEBOOK’TA ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN!

Unutkanlık

Unutkanlık


Genç adam, yaşlı karı-kocanın evlerine misafir olur.

75 yaşındaki amca karısından bir fincan daha çay isterken:

-‘Çiçeğim, bir bardak daha verir misin?’ der.

Sonra da:

-‘Peteğim, şekersiz lütfen’ diye ekler.

65 yaşındaki tatlı karısının getirdiği tavşan kanı çayı alırken de:
-‘Bebeğim, sana çok zahmet oldu’ diye ekler.

Genç adam, yaşlı amcanın karısı için kullanıldığı sevgi sözcüklerinden çok etkilenir: -‘Amcacığım, kaç yıllık evlisiniz?’ diye sorar.

Yaşlı ama dinç adam:

-’40 seneyi geçtik evladım’ der.

Genç adam: ‘Vallahi maaşallah, Allah muhabbetinizi arttırsın. Sürekli çiçeğim, peteğim, bebeğim gibi güzel sözlerle hitap ediyorsunuz galiba?’

Yanakları pembeleşen teyze:

-‘Doğru, birkaç yıldır hep bana böyle hitap ediyor’ deyip mutfağa doğru yöneldiğinde yaşlı amca genç adamın kulağına doğru eğilerek:

-‘Şiiişşşt, çaktırma! 2 sene önce adını unuttum, hâlâ hatırlayamıyorum…’ ))

Kızıl Saçlara Bakım Önerileri



Kızıl saçların bakımı çok hassas bir konudur çünkü kullanılan maskeler saçın renginin atmasına sebep olur. Bu yüzden renk koruyucu şampuanlar ve maskeleri tercih etmelisiniz. Bunun yanı sıra eğer saçlarınızda çok fazla renk farkı var ise kullanacağınız şampuan çeşidi renk verici şampuanlar olmalıdır. Böylece kaybolan rengi tekrar yerine oturtma şansınız olur. Hem de kimyasal bir işlem yaptırmak zorunda kalmayız.

Boyama esnasında bakım da yapabiliriz kızıl saç renginde, diplere normal amonyaklı boya ile boyarken uçlarını  amonyaksız semi perkanat boyalarla bakımını sağlayarak daha canlı sonuçlar elde edebiliriz. Tabii kullanacağımız renk koruyucu ve protein içerikli şampuan ve maskelerde bakımımızı tamamlayacaktır.

Evde hazırlayacağınız bir kürle kızıl saçlarınızı uzun süre rengini koruyabilirsiniz. Eşit miktarda su ve sirke ile saçınızı durulamanızı öneririm. Sirke üzüm sirkesi olmalı, sık yıkamak, sıcak suda yıkamakta rengin atmasına neden olacağı için. Eğer saçlarınız çok yağlı değilse haftada 2 kez saç yıkamaya çalışın. Ama eğer yağlı saçlarım var her 2 günde bir yıkamam gerekiyor diyorsanız kuru şampuan denemenizi tavsiye ederim. Su sıcaklığını da ılığa getirmeniz rengi uzun süre kullanmanızı sağlar.
Saç boya sabitleyicisi de çok işe yarayacaktır, havuz ve denize girerken koruyucu saç kremi kullanmalısınız.

10 Ocak 2017 Salı

İki Renkten Oluşan Bisküvili Pasta Tarifi

İki Renkten Oluşan Bisküvili Pasta Tarifi


Merhaba değerli üyelerimiz kış yaklaşırken hanımlar yazın rahatlığını bir kenara bırakmaya başladılar evler artık daha çok pasta poğaça kokuları işe dolacaktır eminim şahsen kendi adıma konuşursam ben öyleyim yazın daha çok atıştırmalık hafif yemekler meyve içecek gibi şeylerle geçiştiriyorum fakat kışın öyle değil evdesin sürekli birşeyler yapmak istiyorsun ee işte bizlere uygun mevsim yaklaşıyor biz açılışı iki renkten oluşan bisküvili pasta yapalım ne dersiniz? Şipşak yapılan tarifler vardır, bu bisküvili pasta çok kolay yapılan tarifler dendir. Şöyle çok kısa sürede bir tatlı yapmak istiyorum diyoesanız, hem damağa hitap eden hem de göze hitap eden bu tarifi daha önce denemedi iseniz mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Kolay gelsin hanımlar..

İki renkten oluşan bisküvili pasta


Gerekli malzeme listesi
Bir paket sade pötibör bisküvi
Bir paket kakaolu pötibör bisküvi
Bir litre süt
Bir su bardağı elenmiş un
3,5 yemek kaşığı kakao
Bir adet yumurta sarısı
Bir yemek kaşığı katı yağ
Bir buçuk su bardağı şeker
Hindistan cevizi

iki-renkten-olusan-biskuvili-pasta

İki Renkten Oluşan Bisküvili Pasta Tarifi


Bir derin tencereye unu, kakaoyu, şekeri alalım ve iyice karıştıralım. Ardından sütü ve yumurtanın sarısını ilave edelim çırpma teli yardımı ile iyice karıştıralım. Muhallebi kıvamına gelince margarini de ilave edip bir beş dakika sonra ocaktan alalım. Diğer taraftan ise baton kek kalıbını yağlı kağıt ile kaplayalım. Bu şekilde pastanın kalıptan çıkması kolaylaşacaktır. Kalıba hazırladığımız kremadan iki kaşık kadar sürülür ardında sırası ile bir kakaolu bir sade bisküviler dizilir en son ise kremaya bulanmış bisküviler ile kenarları doldurulur. Artan kremayı da üzerine sürülüp buzdolabına dinlenmesi için konulur.6-7 saat kadar buzdolabında bekletilir. Dilediğiniz miktarda hindistan cevizi ile süslenir isterseniz fıstık ile de süsleyebiliriz. Servis için uzun bir tabak seçerseniz daha iyi olacaktır dilimlerken verev şeklinde keselim .

Afiyet olsun.

9 Ocak 2017 Pazartesi

Gece Kremi



Nemlendirici ve besleyici gece kremini gelin birlikte yapalım. Malzemelerimiz elimizin altında olan malzemeler üstelik.
Gece Kremi İçin Malzeme Listesi
Gül yağı: 5 damla
Adaçayı: 10 damla
Lavanta: 16 damla
Susam yağı: 50 gram
1 tatlı kaşığı: Pirinç nişastası (esmer)
Gece Kremi Hazırlanışı:
Tüm malzemeyi cam bir kapta karıştıralım. Yatmadan 2-3 saat önce temiz cilde krem sürer gibi sürelim. Her gece uygulayabilirsiniz, bu krem normal ciltler içindir. Kremi sürdükten sonra yıkanmayacak. Normal gece kremini nasıl kullanıyorsanız öyle kullanacaksınız, yatmadan 2 saat önce sürmeniz yağlı bir karışım olduğu için yatmadan tüm kremi cildinizin emmiş olması gerekmektedir. Size güzellik olarak geri gelsin kolay gelsin.. Öptüm..

Kolay Sarımsak Soyma Tekniği



Hanımlar biliyorum sarımsak soymak bazen eziyetli bir hal alıyor . Hele kışlık hazırlıklarda turşu için onca sarımsağı soymak için didinir dururuz yada konudan komşudan yardım talep ederiz. Sizlere yardımcı olacak teknik sizler için . Hızlı şekilde birçok sarımsağı nasıl soyacağız. Yazımız sizler için Bu teknik sayesinde dert etmek yok artık. Aslına bakılırsa sarımsağı kolay soymak için makinalar bile çıktı. Ama ne gerek var o kadar para saymaya. Bizim site olarak en büyük amaçlarımızdan birisi maliyetsiz pratik ve kolay çalışmalar. Evimizde kullandığımız kapaklı kap bu işlem için yeterli olacaktır.


Kolay Sarımsak Soyma Teknikleri nedir ? 

Gerekli malzemeler bilindiği gibi sarımsak bir fincan yada tatlı servis tabağı ve kapaklı kap .


 Eller sarımsak korkmadan saniyeler içinde çok fazla sarımsağı soyacağız. Elimizdeki tüm sarımsağı dişle halinde ayırıyoruz.

 Ayrılan sarımsakların üzerine tabağınızı koyarak bastırıyoruz. Basılan sarımsakların kabuklarında açıklık oluşacak.

Ardından sarımsakları öylece ağzı kapalı olan küçük bir saklama kabına koyalım. Ve kabın ağzını kapatıp iyice sallayalım.

Kabuklar çıkmakta zorlanıyor ise sallamaya devam edelim.

Sallanan kabukların kolayca çıktığını göreceksiniz.


Tekrar aynı işlemi diğer sarımsaklar içinde yapalım. İsteğe göre iki kapaklı kap kullanıp sallarsanız beklemezsiniz.

Gerçek Zehir…!

Gerçek Zehir…!


Günün birinde güzel bir genç kız, sevdiği adamla evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Çok mutludur, fakat kaynanası ile geçinememeye başlar. Kuşak farkı nedeniyle kişilikleri tamamen farklıdır. Bu nedenle ve daha birçok küçük sebeple her gün kavga edip tartışırlar. Kocası da annesi ve karısı arasında kalmaktan sıkılmış, mutsuz olmuştur.

Genç kız, bu böyle gitmez, bir şeyler yapmak gerek diye düşünür. Eski bir tanıdığı olan baharatçıya gider ve derdini ona anlatır. Yaşlı adam baharatlardan bir karışım hazırlar, kaynanasını zehirlediği belli olmasın diye der ki:

– Bu karışımı 3 ay boyunca her gün kaynanan için yaptığın yemeklerin içine az bir miktar koyacaksın. Kimsenin şüphelenmemesi için ona çok iyi davranmalı, onun en sevdiği güzel yemekleri yapmalısın.

Sevinç içinde eve dönen genç kız, yaşlı adamın dediklerini aynen uygular. Her gün kaynanasının sevdiği en güzel yemekleri yapar. Kaynanasının yemeğine az miktarda zehri damlatır. Kimse şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranır. Bir süre sonra kaynanası da çok değişir ve ona kendi kızı gibi davranır. Evde artık herkes mutludur. Genç kız suçluluk duymaya başlar. Pişman bir vaziyette baharatçı dükkânının yolunu tutar ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehrin etkisini yok edecek panzehir için yalvarır. Kaynanasının ölmesini artık istememektedir. Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran genç kıza bakar, gülmeye başlar ve der ki:

– Merak etme sana verdiğim karışım çeşitli vitaminler içeriyordu. Olsa olsa kaynananı sadece daha da güçlendirdin. Gerçek zehir ise senin ile kaynanan arasındaydı. Sen ona iyi davrandıkça o da değişti ve aranızdaki zehir yerini sevgiye bıraktı, böylece siz gelin kaynana değil, gerçek bir ana kız oldunuz.

Eski bir Çin atasözü; “Sevilen insan, sevgisini insanlara veren insandır.”

Kendi içimizdeki zehrin panzehri, birbirimize daha çok sevgiyle yaklaşmaktır.

ALINTI

Okuduysanız Paylaşalım bu güzel kıssayı herkes okusun